25 Mart 2020 Çarşamba

İtikaden Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat-Mâtürîdî, amelen Hanefî, meşreben Nakşî-Müceddidîyim. Tasavvufî yollar –malumunuz– temelde ikiye ayrılır: Zikr-i hafî, zikr-i cehrî kolları olarak… Birincisinin reisi Hz. Ebû Bekir Sıddîk-ı Ekber radıyallahu an zâtihi’l-athar, öbürününse Hz. Ali kerramellahu vechehu'n-nûrânî'dir.


- Zikr-i hafî yolu, Ebu Bekir Sıddık'dan (r.a.) Beyazıd-ı Bestamî'ye (k.s.) kadar Sıddîkiyye…
- Ondan Abdulhaalık-ı Gucduvânî'ye (k.s.) kadar Beyazıd-ı Bestamî'nin lakabına uygun olarak Tayfûriyye…
- Muhammed Bahauddîn Şâh-ı Nakşibend (k.s.) hazretlerine kadar Hâcegâniyye…
- Şâh-ı Nakşibend (k.s.) hazretlerinden sonra da Nakşibendiyye denmiştir.
- Bundan sonra ise Nakşibendiyye ismi korunarak yanına zamanın büyük mürşitleri'nin de ünvanı ilave edilmiştir. Şöyle ki:
İmâm-ı Rabbânî Ahmed el-Farukî es-Serhendî (k.s.) zamanından ilâ yevminâ hâzâ/şu içinde bulunduğumuz günümüze kadar Nakşibendiyye-i Müceddiyye olarak anılmıştır. Bu, bizim üzerinde bulunduğumuz-yürüdüğümüz, müntesibi olduğumuz yoldur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder