24 Mart 2020 Salı

Mİ‘RAC HÂDİSESİ İTİKÂDÎ AÇIDAN ÜÇ KISMA AYRILIR Birinci kısım: Mescid-i Haram’dan, Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya kadar olan gece yolculuğu... Bu kısım, âyet-i kerimenin sarâhatiyle sâbittir. Bunu inkâra cür’et etmek, yahut hafife almak –Allah korusun– insanı küfre düşürür. “Burak” isimli vasıtayla yapılmıştır. İkinci kısım: Mescid-i Aksâ'dan yedi kat göklere doğru uçuş


Veysel Gürler
Mİ‘RAC HÂDİSESİ İTİKÂDÎ AÇIDAN ÜÇ KISMA AYRILIR
Birinci kısım: Mescid-i Haram’dan, Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya kadar olan gece yolculuğu... Bu kısım, âyet-i kerimenin sarâhatiyle sâbittir. Bunu inkâra cür’et etmek, yahut hafife almak –Allah korusun– insanı küfre düşürür. “Burak” isimli vasıtayla yapılmıştır.
İkinci kısım: Mescid-i Aksâ'dan yedi kat göklere doğru uçuş ve geçiş kısmıdır. Malum, her katta geçmiş bazı peygamberler (aleyhimüsselam) ile görüşüp konuşmalar… Dileyen okuyucularımız, yazarı Mi’rac münkiri olmayan sağlam kaynaklarda bulup okuyabilirler. Bu da meşhur hadisle sâbittir. Bunu inkâra cür'et eden de dalâletle (sapkınlıkla) itham olunur. Yolculuğun bu kısmı ise “Mi’rac” denilen –tabir caizse- manevi bir asansörle vaki olmuştur.
Üçüncü kısım: Göklerin ötesine, Kürsî, Arş-ı muazzam, Âlem-i emr, Sidretü’l-müntehâ, “Sümme denâ fe tedellâ. Fe kâne Kaabe kavseyni ev ednâ” (1) makamlarına olan yolculuk… Kısacası bir noktadan sonra Cibrîl aleyhisselamın bile refakat edemediği, “Yâ Resûlellah, burdan ileri bir adım dahi atarsam yanarım” dediği… mâhiyetini hayâl bile edemediğimiz âlemlere geçiştir ki, bu da âhâd hadisle sâbittir. Bunun münkirine de, günahkârlık isnat olunur; ancak küfür isnat olunmaz, fâsık bir kimse sayılır. Bu safhanın belli bir kısmındaki vasıtanın adı ise "refref"tir. Mevlid'inde Süleyman Çelebi merhum ne güzel ifade etmiş:
Söyleşürken Cebrâil ile kelâm
Geldi Refref önüne verdi selâm...
Bu üçüncü kısımla ilgili kısaca bir şeyler söylemek gerekirse, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz bu safhada Rabb’ini görmüştür. Zaman ve mekân dairesinden çıkıp imkân darlığından sıyrılınca ezel ve ebedi bir ân (aynı an), başlangıcı ve sonu aynı nokta olarak gördü. (Abdest aldığı ibriğin sularının dalgalanması bile henüz sakinleşmemişti bu yolculuktan dönüşlerinde.) Binlerce yıl sonra cennete girecek olanları cennette gördü. Hatta (ashabın zenginlerinden) Abdurrahman b. Avf (r.a.) sahabenin fakirlerinden beş yüz sene sonra cennete girecektir. (2) Resûlüllah (s.a.v.) beş yüz sene geçtikten sonra Abdurrahman b. Avf’ın cennete girdiğini gördü ve ona niçin geciktiğini sordu. (3)
***
Mir‘ac mûcizesi gibi diğer pek çok hâdisenin, senenin bazı devrelerine serpiştirilmiş olmasının da herhalde hikmetleri vardır. Mü'minler böyle gün ve geceler sebebiyle, hayatlarını yeniden kontrol edip çekidüzen versinler, kendilerine gelsinler; mânevî bünyelerini kuvvetlendirme yolunda şevk ve şuur sâhibi olsunlar...
Mi‘rac Gecesi, bizleri böyle bir tefekküre sevk ediyor, nefis murakabe ve muhasebesi temin ediyorsa hedefini bulmuş, maksada uygun bir şekilde ihya edilmiş demektir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder