amberimizi (s.a.v.), Ümmühânî (r. anhâ)’nın evindeki odasından Ka’be-i Muazzama’ya götürdü, göğsünü yardı ve kalbini yıkayarak Burak’a bindirip (Kudüs’teki) Beytü’l-Makdis’e ulaştırdı. Peygamberimiz (s.a.v.), orada peygamberleri ve melekleri gördü. Onlara imamlık edip sahreden (Mescid-i Aksâ’daki büyük kayadan) Burak’a veya Cebrâil Aleyhisselâm’ın kanadına binerek birinci kat semâda Âdem Aleyhisselâm’ı, ikincide Yahyâ ve Îsâ Aleyhimesselâm’ı, üçüncüde Yûsuf Aleyhisselâm’ı, dördüncüde İdrîs Aleyhisselâm’ı, beşincide Hârûn Aleyhisselâm’ı, altıncıda Mûsâ Aleyhisselâm’ı, yedincide İbrâhim Aleyhisselâm’ı gördü. Onlarla selamlaşıp konuştuktan sonra Sidretü’l-Müntehâ’ya vardı. Kendisine Beyt-i Ma’mûr ile Kevser ve Rahmet nehirleri gösterildi.
Oradan Refref’e bindi, huzûr-ı ilâhîye varınca (teşehhüdde okuduğumuz) “Ettehıyyâtü lillâhi vessalevâtü ve’t-tayyibât” ile Cenâb-ı Hakk’ı övdü. Allâhü Teâlâ tarafından kendisine ikrâmla “Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullâhi ve berakâtühû” diye hitâb olundu. Ve bu selâmın şerefine Peygamberimiz (s.a.v.), ümmetini de dâhil edip “Esselâmü aleynâ ve alâ ıbâdillâhi’s-sâlihîn” dedi. Bir gece ve gündüzde elli vakit namaz emrolunmuşken tekrar tekrar yalvararak beş vakte hafifletildi. Geri dönerken bütün dereceleri ile cennetleri ve bütün derekeleri ile cehennemi gördüler.
Beytü’l-Makdis’e gelip Mekke-i Mükerreme’ye doğru yola çıkınca, Kureyş kervânını gördü. Sabah olunca miracını insanlara haber verdi. Peygamberimize (s.a.v.) Beytü’l-Makdis’ten ve kervânlarının hâlinden suâl eylediler. Sordukları şeylerden birer birer açıkça haber verince, Allâh’ın yardımına mazhar olanlar tasdik ettiler; îmândan nasîbi olmayanlar ise inkâr ettiler.
(Tefsîr-i Mevâkib, Fazilet Neş.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder