1. Allah’a şirk (ortak) koşmak;
2. Sihir (ve büyücülük gibi göz boyayan, aldatıp oyalayan şeyler) ile meşgul olmak;
3. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymak;
4. Yetim malı yemek;
5. Muharebe meydanından kaçmak;
6. Faiz yemek;
7. İffetli, namuslu, suçtan berî, mü’mine kadınlara zina isnâd etmek.” [Buharî, Sahih, Vesâyâ, 23, Tıb, 48, Hudud, 44; Müslim, Sahih, İmân, 144; Ebû Davûd, Sünen, Vesâyâ, 10; Nesâi, Sünen, Vesâya, 12]
2. Sihir (ve büyücülük gibi göz boyayan, aldatıp oyalayan şeyler) ile meşgul olmak;
3. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymak;
4. Yetim malı yemek;
5. Muharebe meydanından kaçmak;
6. Faiz yemek;
7. İffetli, namuslu, suçtan berî, mü’mine kadınlara zina isnâd etmek.” [Buharî, Sahih, Vesâyâ, 23, Tıb, 48, Hudud, 44; Müslim, Sahih, İmân, 144; Ebû Davûd, Sünen, Vesâyâ, 10; Nesâi, Sünen, Vesâya, 12]
Şirkin dışındaki günahların affedileceği, imân sahibi olan bir insanın bu gibi günahları işlediği ve affedilmediği takdirde, cezasını çektikten sonra mutlaka Cennet’e gireceği, ancak şirke düşen insanların, tevhid üzere tevbe etmeden öldüğü takdirde, affedilmeyeceği Rasûlüllah s.a.v.) tarafından şöyle haber verilmiştir:
“Cebrâil bana gelerek şu müjdeyi verdi:
“Ümmetinden kim Allah’a şerik (ortak) koşmadığı halde ölürse, cennete girer.” Bunun üzerine ona dedim ki:
“Zina da etse, hırsızlık da yapsa?..” Cevap verdi:
“Evet, zina da etse, hırsızlık da yapsa...”
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bildirdiğine göre, Cebrâil aleyhisselâma bu soruyu üç defa sormuş ve her seferinde aynı cevabı almıştır. [Buhârî, Sahih, Cenâiz, 1, Libâs, 24, İsti’zân, 30, Riqaq, 13,14, Tevhid, 33; Müslim, Sahih, İmân, 153, 154, Zekât, 32,33; Tirmizî, Sünen, İmân, 18; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/152, 159, 161, 5/166]
Bir de küçük şirk diye bir çeşit şirk daha vardır. O da, ibâdetlere riyayı / gösterişi karıştırmak, Allah’ın rızasından sapmaktır. Kur’an-ı Kerim’de bu hususta şöyle buyurulmuştur:
“Kim Rabb’ine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabb’ine ibâdette hiç kimseyi şerik kılmasın (ortak tutmasın).” [Kehf suresi, 110]
Bu âyet-i celilede geçen, ibâdette Allah’a şirk koşmaktan maksat; ibâdette ihlâslı olmamak, samimi bulunmamak, Cenab-ı Hakk’ın rızasının dışındaki riya / gösteriş ve benzeri menfaat duygularını taşımak demektir. [el-Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, Mısır 1955, 2, 14]
Fahr-i Kâinat Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) da bu husustaki hadis-i şeriflerinden bazıları şöyledir:
“Sizin için en çok korktuğum şey, küçük şirktir.” Hazır bulunanlar:
“Yâ Rasûlüllah, küçük şirk nedir?” diye sordukları zaman, Rasûlüllah (asm) şöyle devam etmiştir:
“Küçük şirk, riya yani gösteriştir. Ahiret gününde insanlara amellerinin karşılığı verildiği zaman, Allah (c.a.) buyuracak ki:
“Dünya hayatında iken, kendileri görsün diye riyada bulunduğunuz / gösteriş yaptığınız kişilerin yanına gidin, bakın, onların yanında herhangi bir karşılık bulacak mısınız?” [Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5, 428, 429]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder