Sevgili kardeşim;
İnsan hayatı med-cezirlerle / iniş-çıkışlarla doludur. Atalarımızın dediği gibi, “Düşmez kalkmaz bir Allah’tır”. Halden hâle girmek, maddî ve manevî yönden batmak-çıkmak biz insanlar içindir. Allah korusun, insan hidâyette iken dalâlete, zengin iken yoksulluğa düşebilir. Sağlık ve âfiyetteyken hastalanıp sakatlanabilir; yüksek bir makamda ve iyi bir iş başındayken vazifeden alınabilir. Bunların tersi de olabilir. Gücünü-kuvvetini, yüceliğini yitirmeyen, hazinesinde eksiklik olmayan, hiçbir noksanlıkla mâlûl bulunmayan yegâne varlık Allah Teâla’dır.
İnsan amelî ve ahlakî bakımlardan hataya düşüp günahlara daldığında, aslolan bunları ona-buna söylemek değil, içine düşen pişmanlık ateşiyle birlikte tevbe ve istiğfara sarılmaktır. Bir insanın hatalarını-günahlarını görebilirsiniz, ama nedâmet ve istiğfarından, dolayısiyle Cenab-ı Hakk’ın onu bağşladıından da haberdar olamayabilirsiniz. O bakımdan dikkatli olmak ve bu noktada gıybete düşmekten şiddetle kaçınmak gerekir.
O zikir halkalarına, bırakınız böyle bütün günahına rağmen halis niyetle katılanları, dünyevî bir maksatla iştirak edenleri bile boş çevirmiyor Hz. Allah. O’nun hazinesine sınır koymak kimin haddine!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder