Zekât, fidye ve fitre kimlere verilir, kimlere verilmez?
Zekât, fidye ve fitre, bir nevi din kardeşine yardımdır, destektir. Sıkıntısına bir ölçüde çare olmaktır. Böyle olunca insan elbette en yakınının derdine çare olmak ister, sıkıntısını önlemeye çalışır. Bu itibarla kişi, zekâtını da, fidye ve fitresini de önce yakınlarına vermesi gerekir. Ancak bu hususta kesin hükümler vardır. Çok yakını olanlara zekât veremez. Çünkü bu kadar yakını olan insana zekâtıyla değil kendi nafakasıyla yardım etmesi, kendi ailesinin bir ferdi olarak bakması gerekir. Bunlara ilim lisanında usûl (üst soy) ve fürû‘ (alt soy) denilir.
Zekât, fidye ve fitre verilebilecek yakınlar
• Başka aileye karışmış kız kardeşler,
• Ayrı hayat kurmuş erkek kardeşler, bunların çocukları, yani kişinin yeğenleri.
• Amcalar, dayılar, onların çocukları.
• Halalar, teyzeler, bunların da çocukları...
• ... ve sonra ihtiyaç sahibi konu-komşu ve dostlar, tanıdıklar, muhitin münasipleri.
*Zekât, fidye ve fitre verilemeyecek olan yakınlar
Bunlar usûl ve fürû‘ olmak üzere iki sınıftır:
• Usûl; ana-baba, dede-nine ilh.dir...
• Fürû‘ da, oğul-kız ve bunların çocukları, yâni kişinin torunları ilh.dir...
Bunlara zekât, fidye ve fitre verilmez. Şayet ihtiyaç sahibi iseler, zekâtla değil öz nafakayla desteklenip korunmaları gerekir.
Meseleyi şöyle özetleyebiliriz:
Zekât, oruç fidyesi ve fıtır sadakasının verilecek olduğu insan, veren kişinin bakmakla yükümlü olmadığı yoksul Müslümanlardan olmalıdır. Ayrıca kendisi zekât, fıtır sadakası ve oruç fidyesi vermek durumunda olan bir kimse, bunlardan doğrudan ya da dolaylı olarak yararlanamaz, alamaz. Bu sebeple bir kimse zekâtını, fidyesini, fıtır sadakasını -yukarıda da belirtildiği üzere- kendi usûl ve fürûuna veremez. Yine bir kimse hanımına zekât, fidye ve fitresini veremeyeceği gibi, hanımı da kocasına bunları veremez.
Yine anlatıldığı üzere bunların dışındaki kardeş, teyze-dayı, amca-hala ve onların çocukları; gelin, damat, kayınpeder ve kayınvalide gibi akrabalar şayet zengin değillerse kendilerine zekât, fidye ve fitre verilebilir. [Zeylaî (Hanefî fakihi, v. 743/1343), Tebyînü'l-Haqâiq, I, 301]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder