30 Haziran 2020 Salı

uyurken ağızdan salya akması uykuda sıçramak dişlerigıcırdatmak terlemek vücutta kurt veya parazit olduğunu gösterir özerlik tohumu tavsiye allarjisi olan kullanmasın BESMELE

BESMELE
H.Ş.: “Hayırlı bir işe besmeleyle başlanmazsa, muvaffak olunmaz, neticeye erilmez, noksan ve kusurlu olur.”
Âile ocağında vâlide ve ninelerin verdiği ilk dînî terbiye “Bismillâhirrahmanirrahîm” dir. Yemeye, içmeye, yatmaya, kalkmaya... Hâsılı Dîn-i Celîle uygun her harekete besmele ile başlamayı öğretirler, onu unuturlarsa ikaz ederlerdi.
Bir işe besmeleyle başlamak âdet değil, ibâdettir; zira, Resûlullah’ın emridir. Resûlullah’ın emri ise, emr-i İlâhîdir.
Meşrû olan her hal ve harekete Allah’ın ismi ile başlamak, ilâhî yardıma vesile olup iyi niyet ve ciddiyetle tâkip edilirse, netice güzel, faydası büyük olur. Bu îtibarla her Müslüman’a, Besmele-i Şerîfe'yi ciddiyet ve ehemmiyetle tavsiye etmek Dîn-i Celîlin emridir.
Bismillah’da: Allah ism-i celîli; kahır, kudret ve yüce şâna işârettir. Bu ism-i şerîften sonra, Rahmân ve Rahîm ism-i şeriflerin zikri; Allah’ın rahmeti gazabını geçtiğine delildir. Bunun için, besmeleyle başlanan işte rahmet ve bereket hâsıl olur.
*Nuh A.S. tûfanda gemiye girdiği zaman:
“Bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ inne Rabbî le gafûrürrhîm = Onun yürümesi de, durması da Allah’ın ismiyledir. Muhakkak Rabb’in affedici ve çok merhametlidir,” (Hûd, 41) âyet-i celîlesini okudu, selâmet buldu. Bu ise Besmele-i Şerîfe’nin yarısıdır. Ömrünün sonuna kadar Besmele-i Şerîfenin tamamı ile ünsiyet eden kimse her felâketten selâmet bulur.
*Hz. Hâlid R.A.’e birkaç Mecûsî:
–İslâm davası edersin; bir delil göster de iman edelim, dediler.
Hz. Hâlid, bir miktar zehir getirip besmele ile içti ve hiç zarar görmedi. Mecûsîlerin hepsi de Müslüman oldular.

İsa A.S. bir kabristandan geçerken azapta gördüğü kişiyi, dönüşte kurtulmuş görünce, hikmetini Cenâb-ı Hak’tan niyaz etti. Hak Teâlâ:
“Bu kişinin vefat ettiğinde âilesi hâmileydi. Çocuğu dünyaya geldi, büyüyüp mektebe gitti. Besmele-i Şerîfe’yi öğrendi. Evlâdı yerüstünde ism-i celîlimi okurken, yerin altında babasına azap etmeyi şân-ı ulûhiyetime lâyık görmeyip affettim,” buyurdu.
*Habeş kralı, Hz. Ömer’e R.A.:
–Bir büyük derde tutuldum: devâ gönder, diye yazdı. Hz. Ömer bir külah içine Besmele-i Şerîfe yazıp gönderdi.
Kral bu külahı başına koyunca ağrı kesilir, çıkardığında tekrar gelirdi. Bunda ne var diye baktığında Besmele-i şerîfeyi gördü.
Besmelenin (B)’si, Rabb’imizin “Birr” ism-i şerîfinden alınmış olup, “İhsan edici” mânâsınadır. Cenâb-ı Hak, dünyada kullarına nice nîmetler ihsan ettiği gibi âhrette de cemâl-i ilâhîsini göstermekle ikram edecektir.
Besmelenin “Sîn”i “Semî” ism-i şerifinden alınmıştır; “Allahü Teâlâ Arş-ı Âlâ’dan yerin altına kadar kullarının duâlarını işitir” demektir.
Besmelenin kerâmeti saymakla bitmez.
Hadîs-i şerifler:
*Abdest alırken besmele çeken kimsenin amel defterine, melekler, abdesti bitirinceye kadar sevap yazarlar.
*Besmelesiz abdest alan kişinin, sâde yıkanan yerleri temiz olur. Besmele ile alırsa bütün beden temizlenir ve kalbi gafletten, bidat ve dalâletten pâk olur.

*Gemiye binerken “Bismillâhi mecrâhâ ve mürsâhâ inne Rabbî legafûrürrahîm” de, selâmet bulursun ve senin için gemiden çıkıncaya kadar sevap yazılır.
*Besmele-i Şerîfe’yi öğrenen çocuğun anasına, babasına, hocasına ve kendisine cehennemden âzat beratı verilir.
*Ehline yakın olurken besmele oku! Gusül edinceye kadar amel defterine sevap yazılır. O sebepten çocuk olursa, nefesleri adedince ve onun zürriyetinden kimse kalmayıncaya kadar cümlesinin nefeslerince sevap yazılır.
*Hayvana binerken “Bismillâhi ve billâhi” de! Her adımınca sevap yazılır.
*İnsanoğlu soyunurken besmele çekse, cin taifesi ile kendisi arasında perde olur. Besmele âhrette de zebânilerle kul arasında perdedir.

Şeytanın askerlerine karşı bütün imkanlarımız ile savaşacağız. Peygamberimizin buyurduğu EHL-İ SÜNNET üzere yaşayacağız. Sapık fırkalar mutlaka olacaktır ancak biz kaç kişiyi kurtarabilirsek ve kaç kişinin imanının muteber olmasında vesile olabilirsek onu kâr bileceğiz… Durmadan, bıkmadan, yorulmadan mücadeleye devam edeceğiz…

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Eshab-1 kiramın istisnasız hepsini çok sevmeliyiz. Hepsi Cennetliktir. Allahü teala, hepsinden razı olduğunu ve hepsine Cenneti vaad ettiğini Kur'an-ı kerimde açıkça bildirmektedir. Peygamber efendimizin yolunu bütün dünyaya onlar yaydı. Onlar Peygamber efendimizin cemaatidir. Ehl-i sünnet vel- cemaat demek, Peygamber efendimizin ve Eshab-l kiramın yolu demektir. Eshab-ı kiramın bildirdiği yol, Peygamber efendimizin yoludur. Ο1 40'

Hz.Ömer-ül Faruk ra. : Allah korkusuyla gözyaşı dökün. Çünkü Allah için dökülen bir damla gözyaşı bin altın sadaka vermekten hayırlı ve cehenneme kalkandır..

Ehl-i Sünnet Hanefi
23 dk.

Allah Teala buyurur: “Ya Muhammed! Dünyadaki Camiü’s-Suğra’da (Küçük Cami - ayasofya) bir kimse safi niyetle iki rekat namaz kılıp niyaz ederek sevabını sana bağışlarsa, o kulum günahlara batmış biri olsa bile onu cennet ehli yaparım. O iki rekat namaz yerine de kabul olunmuş yetmiş rekat namaz sevabı veririm. Ve kim kırk gün o camide, Ayasofya’da ibadetle meşgul olursa, ona dört peygamber sevabını veririm. Bu dört peygamberden birincisi Adem, ikincisi Nuh, üçüncüsü İbrahim, dördüncüsü de sensin ya Muhammed!. Hz. Muhammed SAV. Cebrail AS. ile vedalaşıp miraçtan döndükten sonra ashabına, Ayasofya makamını anlatır. Her biri kulaktan aşık olurlar ve “İnşallah ölmeden evvel o güzel makamın içine girip ibadet etmek kısmet olur” derler. Ayasofya açılmadan, Türkiye’nin felâha ermesi mümkün değildir. Eğer açılırsa kurtulur; çünkü orada Peygamberimiz (S.A.V.)’in iziyle beraber 70.000 ruhani vardır!”. .. “Allâhümme yâ müfettiha’l-ebvâb, iftah lenâ hayra’l-bâb." ..“Ey (kapalı bütün) kapıları açan Allah'ım! Bizim için de maddî-mânevî hayır kapılarını (ve bâ-husus Ayasofya’nın kapısını) açıver.” Amin...

 "AYASOFYA EFSANELERİ." Yrd. Doç. Dr. Ferhat Aslan .‘’ Hasan Bozkurt Eyüp Sultan Hazretleri (radıyallahu anh) diyor ki: “Bizim buraya gelmekten muradımız Ayasofya’ya girip iki rekât namaz kılmaktı.



Eşcinsellik doğuştan değildir. İnsanlarda X-Y erkek ve kadın kromozomu dışında cinsiyet belirleyen bir gen yoktur. Eşcinsel gen yoktur. Bu iddia bilimsel değildir. Allah erkeği kadına, kadını da erkeğe eş olması için yaratmıştır. Allah eşcinselliği yasaklamıştır.


 Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'ERKEK KROMOZOMU KADIN KROMOZOMU X EŞCİNSELLİK GENETİK DEĞİLDİR. ÇÜNKÜ, EŞCİNSEL GEN YOKTUR.'

Allah Teala buyurur: “Ya Muhammed! Dünyadaki Camiü’s-Suğra’da (Küçük Cami - ayasofya) bir kimse safi niyetle iki rekat namaz kılıp niyaz ederek sevabını sana bağışlarsa, o kulum günahlara batmış biri olsa bile onu cennet ehli yaparım. O iki rekat namaz yerine de kabul olunmuş yetmiş rekat namaz sevabı veririm. Ve kim kırk gün o camide, Ayasofya’da ibadetle meşgul olursa, ona dört



peygamber sevabını veririm. Bu dört peygamberden birincisi Adem, ikincisi Nuh, üçüncüsü İbrahim, dördüncüsü de sensin ya Muhammed!. Hz. Muhammed SAV. Cebrail AS. ile vedalaşıp miraçtan döndükten sonra ashabına, Ayasofya makamını anlatır. Her biri kulaktan aşık olurlar ve “İnşallah ölmeden evvel o güzel makamın içine girip ibadet etmek kısmet olur” derler. Ayasofya açılmadan, Türkiye’nin felâha ermesi mümkün değildir. Eğer açılırsa kurtulur; çünkü orada Peygamberimiz (S.A.V.)’in iziyle beraber 70.000 ruhani vardır!”. .. “Allâhümme yâ müfettiha’l-ebvâb, iftah lenâ hayra’l-bâb." ..“Ey (kapalı bütün) kapıları açan Allah'ım! Bizim için de maddî-mânevî hayır kapılarını (ve bâ-husus Ayasofya’nın kapısını) açıver.” Amin... "AYASOFYA EFSANELERİ." Yrd. Doç. Dr. Ferhat Aslan .‘’ Hasan Bozkurt  Eyüp Sultan Hazretleri (radıyallahu anh) diyor ki: “Bizim buraya gelmekten muradımız Ayasofya’ya girip iki rekât namaz kılmaktı.

CORONANIZDAN BASİTÇE KURTULUN basitçe m ulaş önce doktora gidin saygılar...


Coronaya yakalandıysanız okuyun 1 su bardağına 1 tatlı kaşığı veya çay kaşığı sodyum bi karbonat koyun 1 limon sıkın üzerine sıcak su ilave edin yarım çay bardağı için kalanıyla gargara ve burna çekin günde 5 defa ve bol su için 20 dakika sonra yakalandıysanız eğer kantaron bitkisini suda kaynatın buharına durun günn boyu 5 defa buhara durun öksürük ciğerleri tahrip ediyor m.ulaş kantaron durduruyor ve balgam.çıkarttırıyor peçeteye nane yağı ve lavanta yağı kekik yağı damlatın burnunuzdan çekin gün boyu 10 defa saygılar m.ulaş


Eğer imkânımız varsa Bir kurban kendimize. Bir kurban da Kur'an talebelerine kesmeli. Mânevi ticarette kârlı çıkanlardan oluruz. Süleyman Hilmi Tunahan hazretleri: 'Cerrahlar neşterlerini bilemiş, kurban kesmeyenleri bekliyorlar'

“En büyük aldanışlardan biri de tövbe etmeksizin affedilirim umuduyla günahlara devam etmek ve itaat etmeksizin Allah'a yakın olacağını ummaktır."

(Yahya b.Muaz Hz.)

"İnsanlar! Allah'ın vâdi elbette gerçektir, öyleyse sakın dünya hayatı sizi aldatmasın; o çok hilekâr şeytan da Allah'ın kerem ve merhametini ileri sürerek sizi aldatmasın." (Fatır, 35/5)

Görüntünün olası içeriği: gökyüzü, dağ, bulut, doğa ve açık hava

Coronaya yakalandıysanız okuyun 1 su bardağına 1 tatlı kaşığı veya çay kaşığı sodyum bi karbonat koyun 1 limon sıkın üzerine sıcak su ilave edin yarım çay bardağı için kalanıyla gargara ve burna çekin günde 5 defa ve bol su için 20 dakika sonra yakalandıysanız eğer kantaron bitkisini suda kaynatın buharına durun günn boyu 5 defa buhara durun öksürük ciğerleri tahrip ediyor m.ulaş


kantaron durduruyor ve balgam.çıkarttırıyor peçeteye nane yağı ve lavanta yağı kekik yağı damlatın burnunuzdan çekin gün boyu 10 defa saygılar m.ulaş

•Ebu Cehil'in İslam'dan önceki lakabı Ebul Hikme. Yani Hikmetin, hakikatin babası. Döneminin en bilgili adamlarından. Ama bilgisi onu İslam'a götürmediği için adı Ebu Cehil oldu. Cehaletin babası. Yani anlayacağınız zamanımızda TV.ekranlarında boy gösteren ismi önünde bir çok sıfatı olan, fakat Ehl-i Sünnet inancına aykırı fikir beyan eden kişilerin bilgilerinin çokluğu zerrece umrumda değil.Yaptıkları laf cambazlığı. •Allah herkesi imanıyla haşredecek. "Ağrı dağı kadar ilim yüklenip şaşıracağımıza köyün delisi olmak daha iyi." diyorlarsa doğru diyorlar. Çünkü delinin hesabı yok...

Kurban kesmeyenleri cerrahlar keser... Ya da düşman askerleri...

Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) ''Doktorlar neşterlerini bilemiş, kurban kesmeyenleri bekliyorlar'' buyurdu bir sohbetinde... Kurban kesilmeyen yerde bir vesile ile mutlaka kan akar.

Kurban kesilen yerde savaş, iç savaş, terör olmaz. Kurban ibadetini ihmal etmeyelim. Çevremizde bu hususta gaflete düşmüş ve nefsine uymuş ve nasihatten tesirleneceğini düşündüğümüz kişiler varsa onlara münasip dilde izah edelim, nasihat edelim.

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi

bir lokma haramın 10 etkisi

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Bir Lokma Haramın 10 Etkisi: -Çocuğun ahlakını mahveder -Rızkın bereketini kaybettirir -Duanın kabulünü engeller -Vücudun sağlığını bozar -İbadetin tadını yok eder -Yüzün nurunu söndürür -Bela ve musibeti çeker -Evin huzurunu kaçırır -Sözün tesirini bitirir -Cehenneme sürükler.. HER DERDE DEVA DUALAR ZİNCİRİ'

KEMİK ERİMESİ

Kemik erimesine karşı çok ama çok iyi gelen bir tarif paylaşmak istiyorum. Bizzat test ettik ve sonuç fizik tedavi doktorunu bile şaşırtmıştır.
Bu tarifin bize ulaşmasınında ilginç bir hikayesi vardır.Verenden Allah razı olsun.
KEMİK ERİMESİNİ SIFIRLAYAN FORMÜL
Bir bardak süt
Yarım limon
Saat 16-17 gibi bir bardak süte yarım limonu sıkıp kaşıkla biraz karıştır ve buzdolabına koy. Bir kaç saat sonra mayalanıp tadı yoğurt gibi
oluyor.
Akşam yatmadan önce iç ve yat. Her gün ihmal etmeden yapmalısınız. Eğer ki kemiklerde ağrılar varsa 3-4 günde bu ağrılardan Allah'ın izniyle kurtuluyorsunuz..
En az üç ay kullanın. Hiç bir yan etkisi yok. Daha ne kadar kullanacağınızı doktor kontrolü yaptırıyorsanız alacağınız sonuç size söyler.
Not: Eşimde kemik erimesi -3 tü bu kür sayesinde sıfırlandı ki kemik erimesi ilaçla sıfırlanmaz sadece artışı durdurulur.
Remzi Siyam tarifi nerden aldığını da şöyle anlatmış
2013 yılında eşimle hacca gitmiştik. Tabi eşimde kemik erimesi -3.kemikler ağırıyor. Gecenin bir vakti Kâbe de tavaf sonrası en üst kata çıktık hacı arkadaş ve hanımıyla.Eşim ağrılardan şikayet ediyordu arkadaşına. Oturduk dinleniyoruz."ahhh bir çay olsa ne giderdi"diye konuşurken yaşlı karı koca yanımıza geldi adam "çay içermisiniz"dedi arkadaşla birbirimize baktık.
Yaşlı amcanın hanımı direk eşime " bende kemik erimesi vardı böyle yaptım iyileştim" diyerek bu tarifi verdi.
Otele dönünce hemen süt ve limon aldım marketten 3 günde ağrılar geçti. Döndükten sonra
Doktora kontrole gittiğimizde değerlerin düştüğünü ve yaşadığımız şeyi anlatınca doktor "Allahın size bir lütfü" dedi.
Alıntı.
Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Bir bardak soğuk sütün içine yarım limonu sıkıp buz dolabında bekletin 3 veya 4 saat sonra süt pelteleşir yoğurt gibi olur.Her akşam yemeye özen gösterin.Bi ay sonra kas ve kemik ağrılarından eser kalmayacaktır'

ZALİM NE DEMEK Bir kimsenin hakkını zorla elinden alan, haksızlık yapan, merhametsiz ve gaddar kimse. Arapça bir kelime olup Arap dilinde mastarı: "Bir şeyi ait olduğu yerin dışında bir yere koymak" anlamındadır. Bir şeyi eksik ya da fazla yapmak yahut zamanının veya mekânının dışında yapmak da zulüm olarak ifade edilmektedir. Kur'ân-ı Kerîm'de cehalet, şirk, fısk anlamında "nûr"un zıddı olarak kullanılır. Bu anlamlarıyla Kur'ân'ın temel kavramlarından biridir.


Peygamberler, insanları zulümattan nûra kavuşturmak için gönderilmişlerdir. Mesajları aydınlıktır; karışık yollar ise zulümattır, karanlıktır: Âllah mü'minlerin velisidir, onları zulümattan nûra çıkarır, kâfirlerin velileri ise Tağuttur, onları nurdan zulümata çıkarır" (Bakara, 2/257). O halde gerek fert gerekse toplum bazında Allah'ın emir ve yasaklarının ortaya çıkardığı sonuç nûrdur, aydınlıktır. Karşıtı emir ve yasaklar ise, zulümattır, karanlıktır; işleri yerli yerinde yapmamaktır.
Kur'ân'da zulüm çeşitlerinin en büyükleri olarak şunlar sıralanmaktadır:
Şirk (Lukman, 31/13); Allah'ın mescidlerinde O'nun adının (dolayısıyla emir ve yasaklarının) anılmasına engel olmak (Bakara, 2/114); Allah'ın bildirdiklerini gizlemek ve O'nun adına yalan söylemek (el-Bakara, 2/144; el-A'raf, 7/38; Yunus,10/17; Hud, 11/18...); Allah'ın âyetlerini yalanlamak ve âyetlerinin başkalarına ulaşmasına engel olmak (el-En'am, 6/157; Yunus, 10/17; Kehf, 18/57); Allah'ın âyetlerinden yüz çevirmek (Secde, 32/22); Müslüman olduğunu iddia etmekle birlikte Allah adına yalan söylemek (es-Saff, 61/7).
İnsan, bütün bu zulümleri işlemeye müsait bir varlıktır. Bu nedenledir ki Kur'ân-ı Kerim'de "çok zulmeden" anlamına gelen "zelûm" olmakla nitelenmiştir (İbrahim, 14/34).
Yüce Allah;âhirette insanları cezalandırırken zalim olmadığını, bu cezaları kendilerinin hakkettiğini sık sık vurgulamaktadır (bk. Âlu İmran, 3/182; el-Enfal, 8/51; Hacc, 28/10; Fussilet, 41/46; Kaf, 50/29).
Zalimler âhirette cezayı hakkettikleri gibi bu dünyada da cezalandırılırlar. İnsanların başlarına gelen toplu felaketler, zulümleri sebebiyledir. "De ki: Allah'ın azabı size ansızın veya açıkça gelirse zalimlerden başkası mı yok olur" (el-En'am, 6/47).
Yüce Allah, zalimleri dost edinmeyi de zalimlik olarak nitelemektedir. Hatta zulmeden, kişinin babası veya kardeşleri bile olsa onlara dost olmak, zalimliktir (bk. et-Tevbe, 9/23). Böylece dostluğun akrabalık bağlarına göre değil, adalet ve inanç esaslarına göre olması gerektiği anlatılmaktadır.
Kur'ân-ı Kerîm, üç çeşit zulümden bahsetmektedir:
a- İnsanın kendi kendine zulmü. İnsanın gerek bedenine ve gerekse ruhuna karşı işledikleri haksızlıklar, kendi kendine yaptığı bir zulümdür.
b- İnsanın Allah'a karşı işlediği zulüm. Allah'a ortak koşmak, emirlerine riayet etmemek bu zulüm çeşidine girer.
c- İnsanların kendi aralarında yaptıkları zulümler. Toplumların helâk olmasına neden olan zulüm, bu çeşit zulümdür. Bir hadis-i şerif:
(Allahü teâlâ, zâlim zengine, câhil ihtiyara ve kibirli fakire buğzeder.) [Taberanî]
Câhile câhil, zâlime zâlim denir. Bir hadis-i şerif:
(Ümmetim, zâlime zâlim demekten çekinecek bir hâle gelirse, Allahü teâlâ onlara yardım etmez.) [Beyhekî] İnsanlar bir zalimi görürler, ona mani olmazlar. Bu sebeple hemen hepsi cezalandırılır.” – Tirmizî
“Ahir zamanda devlet başkanlarının yanlarında, devletin disiplin işlerini yürütmekle görevli öyle memurlar geleceklerdir ki: Allah’ın gazabı ile kalkar yine gazabı ile yatarlar. Böyle kimselerle dost olmaktan kaçınınız.” – Camiu’s-sağir. c.1,hds:463
“Her milletin başına münafıklar geçmedikçe kıyamet kopmaz.” – Mecmau’z-Zevâid
“En çok korktuğum ümmetimin başına gelecek sapık devlet reisleridir.” – Camiu’s-sağir.c.1,hds:449)
“Siz ne halde iseniz, başınıza o halde idareciler gelir.” – Deylemî
“Zâlim bir kavmin karaltısını çoğaltan (yâni zâlimler arasına karışan) kimse onlardan­dır,” – Camiu’s sağir.c.1,hds:464
“Benim ümmetimi zalimden korkar gördüğün zaman, ona “sen de zalimsin” demelisin. Onlar artık dirileri yanından ayrılmış, çöllerin ortasında kalmış manevi olan bir ölü gibidirler.” – Camiu’s-sağir. c.1,hds:429
“Benden sonra, ileride yalan söyleyip zulmeden emirler türeyecektir. Onların yalanlarını tasdik edip zulümlerinde onlara yardımcı olanlar, benden değil ve ben de onlardan değilim. (Kıyamet günü) Havzıma uğrayamazlar.” – Camiu’s-sağir.c.1,hds:452

Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Zâlim ile arkadaşlık eden de zâlimdir. İbn-i Zugdân (Rahmetullahi Aleyh) DerdeDevaCümleler'

hapşıran birine

Fotoğraf açıklaması yok.
Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Her kim bir binek ve yük hayvanına 'Lanet olsun' derse, o hayvan (hâl diliyle) der ki: Âmin, lâkin yüce Allaha hangimiz daha fazla âsi isek, lanet onun üzerine olsun. Mahmûd ibn-i Beylûnî hazretleri rahmetullahi aleyh Mezhebim ehl-i sünnet'


29 Haziran 2020 Pazartesi

İmanIn 6 şartIndan bİrİ KADER’İ ve kaderle alâkalI nasslarI açIktan İnkâr edenler, kâfİr olur.


Ehl-i Sünnet Hanefi ...İmanın 6 şartından biri KADER’i ve kaderle alâkalı nassları açıktan inkâr edenler, kâfir olur. Zira iman bir bütündür, tecezzî (bölünme / parça-buçuk) kabul etmez...Huzeyfe (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki; “Her ümmetin mecûsileri vardir. Bu ümmetin mecûsileri (kaderi inkâr edip) ‘kader yoktur!’ diyenlerdir. Bunlardan kim ölürse, cenazelerinde hazır bulunmayın (namazlarını kılmayın). Onlardan kim hastalanırsa, onu ziyaret etmeyin. Onlar Deccâl bölüğüdür (onun askerleridir). Onları Deccâl'e ilhak etmek, Allah (c.c.) üzerine bir haktır. (Yani onları, mutlaka Deccâl’in güruhuna, avaneleri, taraftarları arasına katacak ve neticede ebedî olarak azap olunacakları Cehennem ateşine gönderecektir!)”....[Ebû Dâvud, Sünen, Sünnet, 17, Hadis no: 4692]

ekmeğe Kur’an'dan daha fazla saygI göstermek farzdIr gİbİ herzeler, Allah korusun, İnsanI İmanIndan eder.

Ehl-i Sünnet Hanefi ................. Ekmek Kur’an'dan daha kutsaldır. Veya ekmeğe Kur’an'dan daha fazla saygı göstermek farzdır’ gibi herzeler, Allah korusun, insanı imanından eder. Keza, ‘ekmeği yukarıdan almak için Kur’an’a basılabilir; ancak Kur’an’ı yukardan almak için ekmeğe basılmaz’ zırvasını telaffuz etmek / dillendirmek de insanı imandan uzaklaştırır. Ve yine, ‘Kur'ân-ı Kerîm ile ekmek aynı anda yere düşer ise (çok zayıf bir ihtimal) Kur'ânı melekler evvelce kaldırırlar, dolayısıyla ilk önce ekmeği kaldırmak îcâb eder’ lâfları da, önde gelen mukaddeslerimizden biri olan Kelâm-ı Kadîm’i zımnen istihfaftır, istihkardır, onunla istihzadır; binaenaleyh küfürdür. Hafizanallah!..

Şüphesİz, Allah adaletİ, İyİlİk yapmayI ve hIsImlara yardIm etmeyİ emreder.

Ehl-i Sünnet Hanefi ."Şüphesiz, Allah adaleti, iyilik yapmayı ve hısımlara yardım etmeyi emreder. Taşkın kötülüklerden, meşrû olmayan şeylerden, zulüm ve zorbalıktan nehyeder" (en-Nahl, 16/90). Kur'an adaleti, idare edenlerle idare edilenler, devlet başkanı ile tebea ve bütün halkın birbirine adaletli davranması esasına dayanır. İnsanlar arasında ırk, renk, dil, zenginlik ve yoksulluk ayırımı yapılmaz. Zimmet ehli olan ehl-i kitabın hakları korunur. ........ her cuma hatip hutbeden inmeden meal olarak okuyor. belki cemaat ezberlemiştir amma uygulayan yaşayan yok...

KISSADAN HİSSE ✒️Hz. Âişe (r. anhâ) şöyle anlattı: ➖“Muhammed Aleyhisselâm’ın ehl-i beyti dört günden beri neredeyse hiçbir şey yememişti, hatta küçük çocuklar açlıktan ağlıyorlardı. Peygamberimiz (s.a.v.) yanımıza geldi ve ➖‘Ey Âişe, ben gittikten sonra herhangi bir şey geldi mi?’ diye suâl ettiler. Cevaben: ➖‘Hz. Allah, senin elinle göndermez ise nereden gelebilir ki, Yâ Resûlallâh?’ dedim. Peygamberimiz (s.a.v.) abdest aldı, evden çıktı. Mescidin farklı yerlerinde namaz kılıp duâ ediyordu.


Akşama doğru Osman (r.a.) geldi, izin istedi ben de hemen perdenin arkasına geçtim. Kendi kendime,
‘O, Müslümanların içerisindeki büyük (zengin) zâtlardandır. Umulur ki Hz. Allah, bir hayırda bulunması için onu buraya göndermiştir.’ dedim. Ona izin verdim. İçeri girince,
 ‘Ey müminlerin annesi! Resûlullah nerede?’ diye sordu. Dedim ki:
 ‘Ey Osman! Âl-i Muhammed dört gündür hiçbir şey yemedi. Az önce Peygamberimiz (s.a.v.) karnı içine çökmüş bir hâlde geldi. Sana söylediğimi ona da söyledim.
’ Hz. Osman (r.a.) ağlamaya başladı ve:
 ‘Şu dünyadan nefret ediyorum. Ey müminlerin annesi, ben bunu bilmiyordum. Eğer böyle bir şey tekrar olursa bana, Abdurrahman bin Avf’a, Sâbit bin Kays’a ve bunlar gibi Müslümanların zengin olanlarına hatırlatın.’ dedi ve çıktı.
Hz. Osman (r.a.) bir müddet sonra, yüklü miktarda un, buğday, hurma ve üç yüz dirhem gönderdi. Çokça ekmek ve et getirdi,
‘Bunlar sizin açlığınızı yatıştırır. Siz bunlardan yiyiniz. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) gelince ona da hazırlayınız.’ dedi. Sonra, böyle bir şey bir daha olursa kendisine bildirilmesine dair benden yemin aldı. Bir müddet sonra Peygamberimiz (s.a.v.) içeriye girdiler ve
‘Ben gittikten sonra size herhangi bir şey geldi mi?’ diye suâl ettiler. Ben,
 ‘Evet, yâ Resûlallah! Ben biliyordum ki sen evden çıktıktan sonra Hz. Allâh’a duâ ettin. Ve yine bilirim ki Hz. Allah, senin isteğini geri çevirmez.’ dedim. Peygamberimiz (s.a.v.)
 ‘Ne geldi?’ diye suâl buyurdular. Şu kadar un, buğday, hurma ve üç yüz dirhem geldi.’ dedim. Fahr-i Kâinat Efendimiz
‘Kimden?’ diye suâl buyurdular. Ben de
Osman bin Affan’ın (r.a.) söylediklerini anlattım.
Peygamberimiz (s.a.v.) daha hiç oturmadan mescide gitti. Ellerini kaldırdı ve
 ‘Yâ Rabbi, ben Osman’dan râzıyım,
ben Osman’dan râzıyım, ben Osman’dan râzıyım. Sen de ondan râzı ol, yâ Rabbi!’ diye duâ buyurdular.”
✒️Efendimizin razı olduğu kullardan olabilmek umudu ve duasıyla..

Levha yapılıp asılacak bir hadisi şerif!

Yatarken 33 Tesbih, 33 Tahmid, 34 Tekbir, okumak,günün muhasebesi yerine geçer!

Kekik suyu ile bunun dört katı Hunnab beraber kaynatılır; içilirse, bunun kadar damarları açan ilaç olamaz.


Dalgaları kim görüyor ve üretiyor,gaybi Allah' bilir!
Birinci dalga var olmadiki ikincisi gelsin,nüfusa göre normal de ölenlerin yarısı kadar bile ölen olmadı,neden DSÖ nün kuyruğuna takıldı dünya?
Korku ve endişe pompalayarak illa 5 G ye ve aşıya dünyayı razı etmeye çalışıyorlar..
Hiç mi ülkesindeki ölümlerin yıllık veya aylık istatistiği yok bu ülkelerinde Yeni dünya düzencileri nin dumenine kapılıp onların istediği istikamette sürükleniyorlar?
Onların istediği dünya nüfusunu azaltmak.ya 5G-6G ile hasta edip oksijen siz bırakmak veya çip lerle kontrol etmek , edemediğini uzaktan kumanda ile yok etmek bunu bilen araştıran kimse yokmuki kimseden aksi ses çıkartamıyorlar.?
Üç ay maske takmaya zorlayarak kirli havayı soluyarak insanların ciğerleri hastalanacagini ve sonbaharda havaların soğumasıyla öksürük ve zâturrenin artacağını tahmin etmek zor değil.boylece biz söyledik siz maske takmadiniz ikinci dalga geldi diyecekler.
Suçlayarak korkutarak depresyona sokarak tekrar evlere sokup ekonomileri çökerterek, bağışıklık sistemini de çökertip ölüm sayılarını artırarak ve emellerine ulaşmanın yollarını arıyorlar.
Bilenlerden ses çıkmaması ne kadar manidar ve düşündürücü değilmi?

ALLÂHÜ TEÂLÂ, İSLÂM DÎNİNİ FÂSIK VE FÂCİR KİMSE İLE DE KUVVETLENDİRİR Ebû Hüreyre (r.a.) şöyle anlattı: “Hayber Gazası’na hazırlandığımız sırada Resûlullah (sallallâhü aleyhi ve sellem) Hazretleri, Müslüman geçinenlerden birisine işâret buyurarak “Şu kişi cehennem ehlindendir.” dediler. Harp esnasında o kişinin gayretini ve şiddetli cenk ederek yaralandığını gören Ashâb-ı Kirâm’dan bazıları: “Böyle çalışan kimse ehl-i cehennem olur mu?” diye şüpheye düşeyazdılar. Neticede o kimse, yaralarının acısına sabretmeyip tirkeşinden (ok çantasından) bir ok çıkarıp kendisine sapladı ve intihâr etti. Müslümanlar bu hâli görünce Resûlullah Efendimize (s.a.v.) varıp: “Yâ Resûlallâh! Hak Teâlâ Hazretleri senin sözünü doğru çıkardı. O kimse canına kıydı.” dediler. Sonra Peygamberimiz (s.a.v.) Hazretleri, birine: “Kalk, ya filân! Halka bildir ki; cennete, mümin olandan başkası giremez. Hak Sübhânehû ve Teâlâ Hazretleri hakîkaten bu İslam dînini fâsık ve fâcir kimse ile de kuvvetlendirir.” buyurdu. Murâd-ı şerîfleri şudur ki: Cennete girmeye, gerçek mümin olanlar lâyıktır. Mümin olmayanı İslâm uğrunda çalışmaz zannetmeyin. Bu din öyle bir dindir ki, Hak Celle ve Alâ Hazretleri bunu kuvvetlendirmek için fâcirleri bile kullanır. Resûlullah (s.a.v.) Hazretleri şöyle buyurmuşlardır ki: “Hakîkaten kişi, başkalarına karşı cennet ehlinin amelini işler, hâlbuki kendisi cehennem ehlindendir. Ve gerçekten kişi başkalarına karşı cehennem ehlinin amelini işler, hâlbuki kendisi cennet ehlindendir.” Diğer bir hadîs-i şerifte şöyle buyurulmuştur: “Allâhü Teâlâ, sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o, sizin kalplerinize ve amellerinize bakar.” Velhasıl, Hak Teâlâ Hazretlerinin nazarı, kullarının kalplerine ve niyetlerinedir; niyetteki ihlâsadır. Yoksa Allâhü Teâlâ zengindir. Hiç kimsenin ameline ihtiyacı yoktur. Bütün ibâdetlerin faydası yine kullara aittir.

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِسْتَفْرِهُوا ضَحَايَاكُمْ فَإِنَّهَا مَطَايَاكُمْ عَلَى الصِّرَاطِ. (فيض)

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kurbanlarınızı kuvvetli ve kusursuz olanlarından seçiniz. Muhakkak onlar sırat üzerinde sizin 

KURBANA ÂİT BAZI HÜKÜMLER Bir kimse vakti içinde kurbanını kesmeyip kıymetini sadaka olarak verse kurbanı edâ etmiş olmaz. Zengin olan kimseler kurban kesmeyip kurbanın kesileceği vakti geçirseler, kurbanın kıymetini sadaka olarak vermeleri lâzım gelir.


Fakîrler ve kurban nezreden (adayan) kimseler, aldıkları kurbanı kesmeyip vakti geçerse, kurbanın kendisini sadaka olarak vermeleri vâcib olur.
Fıtır sadakası (fitre) ve kurban vâcib olduktan sonra mal zâyi olsa (sâhibi fakir düşse) ömrü içinde bunları edâ etmedikçe bunlar kendisinden düşmez. Ya kıymetlerini veya aynını (kurbanın kendisini) sadaka vermeleri vâcib olur.
Zengin olan çocuk için kendi malından kurban kesilmesinde ihtilaf vardır. İhtiyatlı olan ve tercih edilen, kurban kesilmesidir