19 Kasım 2019 Salı

Bataklık süseni, Azak eğiri, Eğil, Hazambel, Hazan-bel, Yel Otu.

Bu su bitkisi göllerde, bataklıklarda, nehir ve dere kenarlarında yetişir. Yere yatar vaziyette uzanan kökünden kılıca benzer, bir metreye kadar uzayan yaprakları çıkar. Ortasında direk gibi duran, tek parçanın orta yerinde mısıra benzeyen yeşilimsi-sarımsı kahverengi meyvesi durur: Beş parmak kalınlığındaki kökü 1 metre kadar uzun olabilir. Kökü taze iken acı bir tadı vardır. Kurutulunca acılık hafifler. İlkbaharın başında veya sonbaharın sonunda toplanır.

Tüm sindirim sistemi bozukluklarında, mide ve bağırsak gazlarında, gut ve gudde hastalıklarında çok fayda sağlar. Hele bağırsak ve mide için birebirdir; onları harekete geçirir ve aşırı mukozayı dağıtmalarını sağlar. Yavaş metabolizma, bağırsak tembelliği, anemi ve ödem durumları için de önerilir.

Yetersiz beslenme dışındaki nedenlerle sebepsiz kilo veren insanlar Eğir kökü çayını içmeli ve arada bir Eğir köküyle tam banyo da yapmalıdırlar. Eğir iştahsızlığı geçirir, böbrek rahatsızlıklarını önler ve tüm bedenin temizlenmesine yararlı olur. Son dönemlerde gittikçe daha sık görülen, tahılları hazmedemeyen çocuklar için de çok faydalıdır. Kurutulmuş kök yavaş yavaş çiğnendiği takdirde sigara alışkanlığını önler. Taze sıkılmış Eğir kökü suyunu sık sık göz kapaklarınızın üstüne sürerseniz zayıf gözleri kuvvetlendirir; birkaç dakika göz kapakları üstünde kalan su, daha sonra yıkanmalıdır.

Ilık Eğir banyoları ile soğuktan oluşan mayasıl ve soğuk ısırması vakalarına tekrar tekrar yardım edebildim. Kökü soğuk suya bırakın ve ertesi sabah kaynama derecesine kadar ısıtın. Beş dakika demlensin. Ilınınca, yirmi dakika süreli bir banyo yapın. Bu suları, üç-dört kere ısıtıp, tekrar kullanabilirsiniz. Soğuk el ve ayaklar için ise tersine, su mümkün olduğu kadar sıcak iken banyo yapılmalıdır.

Otuz altı yaşında bir genç adam, karaciğerinden alman bir tümörden sonra kendini bir türlü toparlayamamıştı. Üç ile beş hafta arayla gelen yüksek ateş onu sarsıyordu; bağırsaklarında tüberküloz mikrobu bulunmuştu. Çok üzgün olan kayınvalidesi bana onun umutsuz hastalığını anlattı. Burada da Eğir yardımcı oldu. Ancak, bu gibi ağır hâllerde, bu çayı birkaç hafta, hatta aylarca içmek gereklidir.

Bir seyahat esnasında, dolu sırt çantalarıyla yürüyüş yapan evli bir çift ile tanıştım. Bir orman kulübesinde birkaç gün geçirmek istiyorlardı. Mola verdiğimizde onlara katıldım ve şu hikâyeyi öğrendim:

1.85 boyundaki iri yarı erkek, bir yıl önce sebepsiz yere zayıflıyordu. Sadece 45 kilo kalmıştı ve hemşirenin yardımıyla, doktorunun muayenehanesine girerken, bir başka doktoru arayan adamın şunları söylediğini duymuştu: "Sana en ümitsiz hastamı yolluyorum; akciğer kanseri." Adam, hastalığına konan teşhisi böylesine talihsiz biçimde öğrenmişti. Daha sonra birisi sigara alışkanlığını kırması için Eğir kökü çiğnemesini ve sabah akşam Civanperçemi çayı içmesini tavsiye etti. Bu tavsiyeleri tutan adam kilo almaya başlamış ve kendini iyi hissedince de doktora görünmemiş. Ancak altı ay sonra doktora gitmiş, doktor ise karşısında, çoktan ölmüş olması beklediği hastasını görünce çok heyecanlanmış ve ancak "Ne yaptınız da kurtuldunuz?" diyebilmiş. Genç adam, "Eğir kökü çiğnedim, Civanperçemi çayı içtim." demiş. Bunun üzerine doktor, "Eğir kökü mü ? Nereden buldun?" diye izahat istemiş. Adam da, "Aktarlarda, beş on kuruşa satılıyor." demiş.

Eskiden olduğu gibi 86 kiloya ulaşan adam, altı ay sonra karısıyla bir dağ tatiline çıkmıştı; o sırada tanışmıştık.

Sıradaki hadiseyi ne zaman hatırlasam, konuşmalarımda sözünü etsem ya da yazsam içimi yeniden bir sevinç kaplar. Bir aralar annem hastalanmıştı ve doktor bağırsak kanseri teşhisi koymuştu. O zamanlar şifalı otlara henüz bu kadar bağlı değildim, yine de doğal reçeteleri kullanıyor ve hiç ilâç almıyordum. Doktorun söyledikleri günlük yaşantımı etkileyecek kadar beni sarsmıştı. Üzüntüden, sabah 6'da kalkan ve gece ll'de yatağa giren ben, alışkanlığımı bozup akşam saat sekizde yatağın içine girip kötü kötü düşüncelere daldığım bir sırada kocam, elindeki radyosu ile odama geldi. Radyoyu başucuma koydu ve "Böylece yalnız kalmazsın." dedi. Kısa süre sonra radyodaki ses şöyle dedi: "Aile doktorunuz konuşuyor. Eğir kökü ile her çeşit mide ve bağırsak hastalığı tedavi edilir. Hatta bunlar müzmin, eski ve ölümcül olsalar bile, şifa bulurlar. Bir fincan suya bir silme kaşığı kökü (ince ince yontulmuş) geceden bir fincan soğuk suya bırakın. Ertesi sabah suyu biraz ısıtın ve her öğünden önce ve sonra birer yudum için. Bu günde toplam altı yudum eder, daha fazlası yasaktır. Çay fincanı, her yudumlamadan önce sıcak su dolu bir kap içinde ısıtılmalıdır. Bu, sadece mide ve bağırsak hastalıklarına değil, aynı zamanda karaciğer, safra kesesi, dalak ve pankreasa da en iyi bir şekilde etki yapar." diyordu. Ertesi sabah koşarak anneme gittim ve duyduklarımı anlattım. Annemin hiç ümidi yoktu; "Bana hiç kimse ve hiçbir şey fayda etmez." dedi. Hemen gidip Eğir kökünü buldum ve anlatıldığı gibi uygulamaya başladım. Kulağınıza mucize gibi gelecek ama on dört gün sonra annemin şikâyetlerinin çoğu gitmiş, haftada 400 gr almaya başlamıştı. Öncesinde çok kilo kaybetmişti. Böylece ben şifalı bitkilerle yavaş yavaş ilgilenmeye başladım ve birçok ümitsiz vakaya yardım edebilme şansım oldu.

Mide asidinin eksik veya fazla olduğu hâllerde, Eğir baş yardımcıdır.

Avusturya'nın batısındaki Vorarlberg'ten bir hanım iki yıldan beri mide ağrılarından şikâyet ediyordu; ağrılarına dayanabilmek için her gün devamlı ilâç kullanması gerekiyordu. Tavsiyeme uyarak, her gün 6 yudum Eğir kökü çayı aldı ve 3 gün sonra acı kaybolmuştu ve bir daha da tekrarlamadı.

Aşağı Avusturya'dan bir başka kadın ise yıllardır on iki parmak bağırsağı ülserinden mustaripti. Acıyla başa çıkabilmek için, ağrı kesici ilâçlar kullanıyordu. Yediklerini de vücudu kabul etmiyordu. Ona altı yudum Eğir kökü çayı içmesini tavsiye ettim. Beş hafta sonra şikâyetlerinin çoğu bitmiş, iştahı yerine gelmiş, aradan kısa bir zaman geçtikten sonra da tamamen iyileşmiş ve ailesiyle birlikte sofraya oturmaya başlamıştı.

Yaşlı bir hoca yıllardır ishalden mustaripti ve durumu kabullenmişti. Tavsiyeme uyarak günde 6 yudum Eğir kökü çayından içti ve kısa sürede normale döndü.

Katı bir diyete rağmen ishale tutulan küçük bir oğlan günde 6 yudum Eğir kökü çayı aldıktan sonra iyileşti, iştahı yerine geldi ve birkaç kilo aldı. Annesinin neşesini görmeliydiniz.

On yıldır kanlı ishali olan bir adam, o neşeli hâlini kaybetmiş ve sefil olmuştu. Yıllardır birçok şey denemiş ama faydası olmamıştı. Çok genç yaşta emekli olmuştu. Paskalya'dan önce, biraz şüphe duyarak da olsa, günde altı yudum Eğir kökü çayına ilâve olarak günde iki fincan Portakal Nergisi çayı içmeye başladı. Haziran başında tekrar işe başladığını bildiren mektubu aldığımda, nasıl şaşırdım anlatamam.

KULLANIM

Çay: Eğir kökü çayı sadece soğuk demlemeyle hazırlanır. Bir silme tatlı kaşığı ince yontulmuş Eğir kökü geceden 1/4 litre suyun içine konur. Ertesi sabah hafifçe ısıtılır, süzülür. Her bir yudumdan önce, fincan her defasında sıcak su dolu bir kabın içinde ısıtılmalıdır.

Taze Suyu: Taze kökleri iyice temizlenip yıkanır ve ıslakken sıkacakla suyu alınır.

Tam Banyo: 5 litre soğuk suya 200 gr Eğir kökü bırakılır, ertesi sabah kaynama derecesine kadar ısıtılır, beş dakika demlendirilir ve banyo suyuna ilâve edilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder