15 Mart 2020 Pazar

Rabbini (c.c.) madem çok sevdiğini iddia ediyorsun, eğer sevginde samimi isen, o halde O’ndan gelen her şeye (hayır-şer) râzı olmalı, bunları gönül hoşnutluğu ile karşılamalısın. Öyle değil mi? İnsan sevdiğine kırılır mı? Hele ki bu Âlemleri Rabbi olan Allahı’mız ise… Ve bu müştekî ve muztar olduğun haller için de, “imtihan” gibi lâflar da etme. Rabbimin bir cilvesidir de, daha fazla da üzerinde durma. Eğer O gerçek manada “imtihan” etse, hangi birimiz bu imtihanı kazanabiliriz ki? Geç bunları da; “Yâ Rabbi, ben âciz kulun imtihan ehli değilim; beni Rasûlünün yüzü suyu hürmetine imtihansız olarak kâmil imanla huzuru göç ettiriver” diye dua edip yalvarmaya bak.


 Görüntünün olası içeriği: yazıGörüntünün olası içeriği: yazı
SABRIN KARŞILIĞI HESAPSIZDIR
Cenab-ı Hak Kur’an’ı Kerim’inde sabredenlere hesapsız mükâfat va’d ederek şöyle buyuruyor:“(Rasulüm) söyle: Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah''ın (yarattığı) yeryüzü geniştir. Yalnız sabredenlere, mükâfatları hesapsız verilecektir.”
Zümer suresi, 10.
Müfessirler, “bi gayri hisab”dan murad şudur diyor ve şu açıklamalarda bulunuyorlar:Sabredenlere Allah’ın vereceği nimet ve ecir, akıllara sığmaz ve bizim aklımız o mükâfatı kavrayamaz. Onun nev’inin-cinsinin ve miktarının ne olduğunu ancak Hz. Allah bilir, diyorlar.
Son devir dersiamlarından ve Nakşi yolu Müceddidin kolu silsilesinin 33. halkasını teşkil eden üstazımSüleyman Hilmi Tunahan(k.s.) hazretleri,“Bazı Ehlulullah ise bu ayete şöyle bir bâtıni mana vermişler ve buyurmuşlardır ki: Buradaki ‘ecir’ kelimesini ele alalım. ‘Elif’ten murat Allah’tır’, ‘Cim’den murat Cemâlullah (Allah’ın cemâli)’, ‘Re’den murat: Ru’yetullah yani Allah’ın cemâlini görmektir. Ve o zaman mana şudur: Kim sabrederse, yarın mükâfat olarak Allahu Teala, Cennet’inde, ona bizzat Cemâlini gösterecektir, demişlerdir.”
İşte bunun için Hz. Allah, “Sabredenlerin ecri hesapsızdır” buyuruyor. Çünkü insanların aklı bugün bunu almaz, anlayamaz.


NAMAZLA ALLAH’A İLTİCA
Peygamber Efendimiz,“Biriniz her hangi bir işte sıkıntıya düştüğünde temiz abdest alıp, iki rek’at namaz kılarak Allah’a iltica etsin”buyurmuşlardır.
Nitekim ceddimiz-dedemizHz. İbrahim(a.s.)Babil’denŞam’a hicret ederken, uğradıkları Babil şehrinin kolcuları (polisleri), hanımıHz. Sâre’yi esir edip, meliklerine arz etmişler… Güzelliği karşısında hayran olan melikleri de, 3 defa Hz. Sâre’ye saldırmış. Perdeleri aradan kaldıran Hz. İbrahim, bu manzarayı görünce ve çaresiz kalınca namaz ile Rabbına iltica etmiş, her saldırıda zalimin eli kurumuş, hanımına tasalluta muvaffak olamamıştı.
Bunun İlahi bir mucize olduğunu anlamış, kendi cariyelerinden Hz. Hacer’i Hz. İbrahim’e hediye etmişti

SABIR : Bir rivayete göre, Rasûlullah (s.a.v.), hasta olan Hz. Ali’yi (r.a.) halini-hatırını sormaya gitmiş ve hangi dualar ettiğini sual etmiş; o da, Allah’tan sabır dilediğini söylemiştir. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem (s.a.v.), “Musibetimde bana sabır ver, demek yerine, neden: ‘Rabbenâ âtinâ…’ (Yâ Rabi! Bana dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver...) duasını okumuyorsun?” manasına gelen tavsiyelerde bulunmuştur. Ayrıca Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) yanından geçerken, “Ey Rabb’im! Senden sabır istiyorum” diye dua eden bir kişiye “Sen Allah’tan belâ istemiş oldun; bunun yerine O’ndan sağlık ve âfiyet (bedenî ve rûhi sıhhat) dile” buyurdular. [Bkz. Tirmizî, Sünen, Deavât, 94; Ali el-Müttakî el-Hindî, Kenzü’l-Ummâl, I/292]
Tabii burada musibetlerde sabır istemenin hem hastalığı arttıracağına dikkat çekiliyor, hem de hastalığın giderilmesi için uygun duaların yapılmasına işaret olunmuştur. Çünkü, hastalığın şifası için değil de ona karşı tahammül istemek, biraz da musibetten pek rahatsız olmadığı, hastalığını Allah’a şikâyet etmeye ihtiyaç duymadığı manasına gelmektedir.
Diğer taraftan bu durum, henüz musibete ve hastalığa maruz kalmayan / uğramayan bir kimsenin sabır istemesinin, bela gelsin de sabredeyim, anlamına gelebileceğinden, bela ve musibet gelmediği zamanlarda dahi afiyet istemeye bir teşviktir.
Müslümanlar olarak, belâ-musibet ve hastalıklar zamanında, hem isyan etmeyip sabredeceğiz, hem de musibetin kalkması için dua edeceğiz.
“Sabredenleri müjdele. Onlar öyle kimselerdir ki, başlarına bir musibet geldiğinde, ‘Biz Allah’a aidiz ve vakti geldiğinde elbette ona döneceğiz’ derler.” [Bakara suresi, 155-156] mealindeki ayette, musibetlerde sabrın önemine işaret edilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder