Bir gün birisi, Hasan-ı Basri’nin (rh.) yanına geldi ve dedi ki:
- 'Ey imam! Gökten yağmur yağmıyor.'
Bunun üzerine Hasan-ı Basri hazretleri:
- 'O halde Allah’tan (c.c.) af dile / tevbe et, istiğfar oku' buyurdu..
Sonra bir başkası huzura girdi, o da:
- 'Ey imam! Çocuğum olmuyor' dedi..
Hasan-ı Basri hazretleri ona da:
- 'Allah’tan af dile / tevbe ve istiğfar et’ buyurdu.
Sonra üçüncü bir adam geldi ve şöyle dedi:
- 'Ey imam! Fakirlikten yana sıkıntım var.'
Hasan-ı Basri hazretleri ona da:
- Allah’tan af dile / tevbe ve istiğfar et' buyurdu.
Bu manzara karşısında mecliste bütün bu olup bitenlere şahit olan bir şahıs:
- 'Ey imam, hayret sana! Sen bir ihtiyacı için yanına gelen herkese, 'Allah’tan af dile, istiğfar et mi dersin?’ dedi..
- 'Ey imam! Gökten yağmur yağmıyor.'
Bunun üzerine Hasan-ı Basri hazretleri:
- 'O halde Allah’tan (c.c.) af dile / tevbe et, istiğfar oku' buyurdu..
Sonra bir başkası huzura girdi, o da:
- 'Ey imam! Çocuğum olmuyor' dedi..
Hasan-ı Basri hazretleri ona da:
- 'Allah’tan af dile / tevbe ve istiğfar et’ buyurdu.
Sonra üçüncü bir adam geldi ve şöyle dedi:
- 'Ey imam! Fakirlikten yana sıkıntım var.'
Hasan-ı Basri hazretleri ona da:
- Allah’tan af dile / tevbe ve istiğfar et' buyurdu.
Bu manzara karşısında mecliste bütün bu olup bitenlere şahit olan bir şahıs:
- 'Ey imam, hayret sana! Sen bir ihtiyacı için yanına gelen herkese, 'Allah’tan af dile, istiğfar et mi dersin?’ dedi..
Bunun üzerine Hasan-ı Basri hazretleri adama şöyle cevap verdi:
- 'Ey Fülan! Sen Allahu Teâla’nın (aşağıda meallerini arzettiğimiz) şu ayetlerini okumadın mı hiç:
Meali: “(Nuh a.s.): Gelin dedim, Rabbınızın mağfiretini (bağışlamasını) isteyin; çünkü O, mağfireti çok bir Gaffâr’dır (pek bağışlayıcıdır).
“Bol hayır ile üzerinize semâyı salsın (üstünüze gökten bol ve bereketli yağmur yağdırsın).
“Ve size mallar ve oğullarla/evlatlarla imdâd eylesin (yardım etsin), sizin için Cennetler yapsın (bahçeler versin), sizin için ırmaklar yapsın (akıtsın).” [Nuh suresi, 10-11-12]
***Kısaca tevbe ve istiğfar: “Estağfirullâhe’l-azıym ve etûbü ileyk” cümlesidir. Bunu çokça ve sıkça okumak lazım.
Dille yapılan istiğfarın en efdâli, en üstünü, en büyüğü ise, Seyyidü’l-istiğfar’dır
Dille yapılan istiğfarın en efdâli, en üstünü, en büyüğü ise, Seyyidü’l-istiğfar’dır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder