8 Mayıs 2020 Cuma

🌹قَالَ اللهُ تَعَالَى: رِجَالٌ لَا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللهِ وَاِقَامِ الصَّلٰوةِ وَاِيتَاءِ الزَّكٰوةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْاَبْصَارُ. (سورة النور ، ۳٧) Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “(Öyle) adamlar (vardır ki) onları hiç bir ticâret, hiç bir alışveriş Allâh’ı zikretmekten, dosdoğru namaz kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymaz. Onlar, kendisinde kalblerin ve gözlerin (dehşet ve ızdıraba) düşeceği günden korkarlar.” (Nûr Sûresi, âyet 37) Cumanızı tebrik eder iki cihanda saadetler temenni ve niyaz ediyorum VEYSEL GÜRLER

İTİKAF : Abdullah bin Abbâs (r.anhüma), bir gün Fahr-i Kâinat Efendimiz’in (s.a.v.) mescidinde itikâfta iken bir kimse yanına gelerek selâm verdi ve oturdu. İbn Abbâs hazretleri:
“– Kardeşim, seni kederli ve mahzûn görüyorum” dedi ve konuşmaları şöyle devam etti:
“– Evet ey Rasûlullah’ın amca oğlu, kederliyim! Falan şahsın benim üzerimde hakkı var. Fakat şu kabrin sahibi (Allah’ın Rasûlü) hakkı için söylüyorum ki, borcumu ödeyemiyorum.”
“– Senin için onunla konuşayım mı?”
“– İstersen konuş.”
Bunun üzerine İbn Abbâs (r.anhüma) ayakkabılarını giyerek mescidden çıktı. Adam ona:
“– İtikâfta olduğunu unuttun mu, niçin mescidden çıktın?” diye seslendi. İbn Abbâs (r.anhüma):
“– Hayır, ben şu kabirde yatan ve henüz aramızdan yeni ayrılmış olan muhterem zâttan (Rasûlullah’tan) işittim ki (bu esnâda gözlerinden yaşlar akıyordu):
“– Her kim, din kardeşinin bir ihtiyacını karşılamak için gayret eder ve o işi görürse, bu kendisi için on yıl itikâfta kalmaktan daha hayırlıdır. Hâlbuki bir kimse Allah rızâsı için bir gün itikâfa girse, Cenâb-ı Hak o kimse ile Cehennem arasında üç hendek yaratır ki, her bir hendeğin arası, Doğu ile Batı arası kadar uzaktır. (Buna kıyasla 10 yıllık itikâfın ecrini-mükâfatını düşünün! Tabii hesaba-kitaba sığdırabilirseniz…)” [Beyhakî, Şuabu’l-İman, 3, 424-425. Ayrıca bkz. Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 8, 192]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder