21 Eylül 2019 Cumartesi

Bilindiği gibi Ayasofya, İstanbul’un fethinde,

Bilindiği gibi Ayasofya, İstanbul’un fethinde, usûlden olduğu üzere şehrin büyük kilisesi olarak camiye çevrildi. O bakımdan Ayasofya’ya sıradan herhangi bir cami nazarıyla bakamaz, onu asla herhangi bir mescit gibi değerlendiremiyiz. O fethin sembolüdür. En kısa sürede mutlaka açılıp ezan ve namaz hasreti sonlandırılmalı, hüznü sürûra çevrilmelidir. Mü’minler olarak şundan da eminiz ki; bu ibadete kapalılık ve müze hâli sürgit devam etmeyecek! Allah’ın izniyle ibadet-taat, tesbih-tahmid-tekbir-tehlil nidalarıyla inleyeceği, zikir ve tefekkür meclisleriyle ayağa kalkacağı günler yakındır. Sadece vakt-i merhununu beklemektedir. O an geldiğinde ise, buna kimsenin mâni olamaya gücü yetmeyecektir. Yeter ki bizler onu maddi ve manevi bakımdan ihyaya layık mü’minler olabilelim. Unutulmamalıdır ki; Ayasofya’yı yeniden ibadete açıp mânen ihyâ etmek, o pâk ecdadın torunları olarak boynumuzun borcudur. Topyekün millet olarak bu borçla, bu vebâlle hayatiyetimizi daha fazla devam ettiremeyeceğimizin mutlaka şuur ve idrakinde olmalıyız artık. Vaazını dinleyen bir kişi Ebul Farukun ks. bir ara kürsüde, dizlerinin üstünde doğrularak; - “Ayasofya ibâdete açılacaktır!” buyurdu ve mevzuda bir takım tebrişatlarda bulundu. [Hâdimü’l-Kur’an Üstazım SHT (k.s.), Mustafa ÖZDAMAR, s.93]......... Niyazımız, duamız, ilticamız Rabbimiz celle celâluhu’ya: “Allâhümme yâ müfettiha’l-ebvâb, iftah lenâ hayra’l-bâb." . “Ey (kapalı bütün) kapıları açan Allah'ım! Bizim için de maddî-mânevî hayır kapılarını (ve bâ-husus Ayasofya’nın kapısını) açıver.” Amin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder