2 Haziran 2020 Salı

KOMŞU ATEİST DE OLABİLİR Son devir dersiamlarından Tarikat-ı aliyye-i Nakşibendiyye-i Müceddidin kolu silsilesinin 33. ve son halkasını teşkil eden Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretleri anlatıyor: “Evlatlarım! Bizim evin karşısında bir adam vardı (komşumuzdu). Vefat edeceği zaman mahallenin muhtarını çağırtmış ve ona: ‘Ölünce beni yıkamayın ve namazımı kılmayın’ diye vasiyet etmiş. Fakat ahir zaman fitnesi olan bizim cami imamı ömründe bir defa bile alnını secdeye koymamış olan bu adamı bizzat kendisi yıkamış sonra da namazını kıldırdırmıştı...” Böyle komşulara da dikkat! Ve yine dikkat: Rasûlüllah Efendimizin zahir ve batınına hakkıyla ve kemaliyle varis olan böyle bir bir zatın ateist bir komşusu... Ne tuhaf değil mi? Demek ki başlıkta ifade etemeye çalıştığımız gibi, komşu ateist de olabilir, ateist komşu da… Önemli olan, komşunun her türlüsiyle -İslâmi ölçüler dâhilinde- geçinmesini bilmek, geçimsiz olmamak. Özellikle günümüzde aynı site, aynı apartman… kısacası aynı çatı altında her nevi inanca sahip ya da inançsız insanlar birarada bulunmuyorlar mı? O halde İslâm’ın komşuluk hukukiyle, ahlâki düsturlarıyla alakalı hükümleri, içinde bulunduğumuz devirde çok daha büyük önem arz etmektedir. … Mahut imamın, o kişinin cenazesini yıkayıp namazını kıldırması ise ayrı bir mesele, farklı bir durum… Aslında bu noktada yapılacak en doğru iş, -hem İslâmi hem de insani açıdan- kişinin vasiyetine uymaktır. Aksi takdirde vebali muciptir


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder