19 Kasım 2019 Salı

ŞİFALI BİTKİLERDEN YAKI OTUNUN FAYDALARI Diğer adlan: Mukaddes Defne

Bir keresinde bir aile reisinden bir mektup almıştım: "Size çok rica ediyorum, sağlığıma kavuşmam için bana bir yol gösterin, ailem sağlıklı babalarına kavuşsun." diyordu.Öncesinde ise, hikâyesini anlatmıştı. 1961'de kronik prostat bezi enfeksiyonu radyumlu bir banyo yüzünden akut hâle gelmiş. Hastane hastane dolaşmış, hiçbir cerrah onu ameliyat etmek istememiş. Bağırsaklarının her çalışışm-da, dışkısıyla kan ve iltihap gelmeye başlamış. Verilen ilâçlardan dolayı kalın bağırsağında şişme olmuş ve karaciğeri de zarar görmeye başlamış, bağırsağındaki değerli bakteriler yok olmuş. Çok hastalanmış ve doktorunun emriyle tüm ilâçları bırakmış. En sonunda, bana yazdığı sırada, elektrik kullanılarak yapılan bir ameliyat geçirmişti ama hiçbir fayda görmediği gibi iğne ve ilâçlardan dolayı sağlığı büsbütün bozulmuş, sonunda Isırgan Otu ve mesane sorunları için özel bir çay kullanarak kendini biraz toparlamış ve işine geri dönmüş. Şayet tüm prostat bezi rahatsızlıklarını tedavi edebilen Yakı Otu'nu bilmiş olsaydı, bu aile babası bu kadar ıstırap çekmemiş olacaktı.

Şifalı bitki kitaplarında sözü pek az edilen Yakı Otu, bu kitabın Almanca baskısının ilk yayınlanışıyla birlikte Avrupa'da ve dünyanın diğer birçok ülkesinde prostat bezi rahatsızlıkları için şifalı bir bitki olarak ünlenmeye başladı.

Ancak Yakı Otu'nun çok çeşitleri olduğundan şaşkınlık yaratabiliyor. Bunların faydalı olanları şöyle sıralanır: Pembe Yakı Otu (Epilobium roseum), Küçük Çiçekli Yakı Otu (Epilobium parviflorum), Dağ Yakı Otu (Epilobium montana), Koyu Yeşil Yakı Otu (Epilobium opcurum), Kama Yapraklı Yakı Otu (Epilcbium lanseolatum), Tepe Yakı Otu (Epilebium collinum), Bataklık Yakı Otu (Epilobium palustre), Çakıl Yakı Otu (Epilobium fleisheri), Alp Yakı Otu (Epilobium anagallidifolium) faydalı olan cinstendir. Şifa verici özellikleri olan Yakı Otları, kırmızı beyaz ve uçuk pembe çiçeklerden ötürü diğerlerinden ayrılırlar. Saplan sanki çivilenmiş gibi bağlı durur. Saplardan çıkan tohum borularının ucunda çiçekleri açar, daha sonra bu borular açılır ve küçük tohumların aralarına gömüldüğü beyaz ipeksi tüyler çıkar.

Yakı Otu'nun sapı, yaprak ve çiçekleri ile beraber toplanır. Yalnızca bitkiyi orta yerinden koparıp almak lâzımdır ki, kalan kısmından gene yaprak ve çiçek açabilsin. Toplanan ot taze iken kesilerek çay hâline getirilir. Yakı Otu çayı, en ağır hâllerde bile biri sabah erken aç karnına, İkincisi de akşam olmak üzere günde iki fincandan fazla içilmemelidir. Bu, doktorunuza danışmanın gereği yok, anlamına gelmez. Her hâlükarda, özellikle ağır seyreden hastalık hâllerinde doktorla irtibatta olmak şarttır.

Yakı Otu'nun küçük çiçekli türleriyle karıştırılması zor olan iki cinsi vardır; bunlar toplanmamalıdır. Bunlar Uzun Saçlı Yakı Otu (Epilobium hirsutum) ve Orman Yakı Otu (Epilobium angustifoli-um)dur. Birincisinin çiçekleri kıpkırmızı, parmak büyüklüğünde olur. Sulak yerlerde 150 santim yükseklikte, sap ve yaprakları etli ve alt kısımları hafif tüylüdür. AvusturyalI botanikçi Richard Willfort, Yakı Otu'nu tanıdığı hâlde iki zararlı cinsi ile karıştırılabilir diye kitabında ona yer vermemiştir. Orman Yakısı da Saçlı Yakı gibi 150 santim kadar büyür. Daha çok orman kenarlarında veya sık yerlerde bulunur. Kırmızı iri çiçekler, pembemsi sapı üzerinde, piramit şeklindeki üzüm yaprakları gibi dururlar. Ve çiçek açma mevsiminde alev renginde parıldarlar. Bunlar prostat hastalığında kullanılmamalıdırlar.

Kayınpederim yaşamının en güzel çağında prostat bezinin anormal büyümesinden öldüğü zaman, ben çok genç bir kadındım. O zaman bir komşu kadın bana Yakı Otu göstererek, "Kayınpederiniz bu çayı içseydi, şimdi yaşıyor olurdu. Bu bitkiyi tanıyın. Gençsiniz. İlerde etrafınızdaki insanlardan buna ihtiyacı olanlar çıkabilir." diye ilâve etmişti. Ama biliyorsunuz, gençken insan bu gibi bitkilerle uğraşmak istemiyor. Ama annem öyle değildi. O her yıl bu bitkiyi toplardı. Pek çok böbrek ve mesane hastalıklarına yardımcı oldu. İyileştirme gücü o kadar fazlaydı ki, genellikle hastalığı bıçak gibi keser, prostat şikâyetlerini yok ederdi. Bazı erkekler ameliyattan sonra idrarlarını ancak damlalar hâlinde yaparlar; onlara tek bir fincan çay bile hemen tesir ediyordu. Tabi tam iyileşmenin sağlanması için aynı çayın uzun süre içilmesi lâzımdı.

Annemden mesane kanseri olan ve üç ameliyat geçiren bir hastanın çok kötü durumda olduğunu öğrenmiştim. Hemen Yakı Otu tavsiye ettim. Sonradan doktorundan iyileştiğini öğrendim. Annem ilerde, artık kendisinin olmayacağı yıllarda, bu otu her zaman toplamamı defalarca söylerdi. 1961/de sevgili annem öldü ve ben o yaz Yakı Otu'nu toplamayı unuttum. Aradan çok geçmeden doktorumuzun çok sevdiği bir tanıdığının, mesane kanserinden ümitsiz olarak hastanede yattığını öğrendim, çok üzüldüm. Doktor şifalı bitkilere karşı değildi. Ancak bu kadar ağır bir durumda otun yardımcı olamayacağını söyledi. Ekim ortasıydı. Buna rağmen annemin her zaman otu topladığı yere gittim. Her taraf kurumuştu. Ancak birkaç sararmış sap buldum ama onları toplayıp ufak ufak keserek hastanın karısına gönderdim. Günde iki fincan sabah ve akşam içirmiş, 15 gün sonra doktor beni telefonla arayarak, hastasında kuvvetli bir iyileşmenin başladığını söyledi, "Eh, otunuz işe yarıyor!" diye güldü. Bundan sonra yüzlerce kişiye yardımcı oldum. Bir zamanlar yaşlı komşumun bana söylediği gibi: "Bu bitkiyi unutmayın! Birçok insana yardımcı olabilirsiniz."

Münihli bir eczacı, 1880 yılma ait bir ecza kitabı içerisinde Yakı Otu'nun kullanıldığı sayfayı gösterdi. Sonradan çıkan kimyasal ilâçlar, onu bir köşeye itmişti. Yayınladığım kitaplar, yaptığım konuşmalar sayesinde Yakı Otu hak ettiği eski yeri kazanmaya başladı. Özellikle, ülkenin hangi bölgesine gittiysem, o bölgelerde insanların Yakı Otu topluyor olduklarını görmek çok hoştu. Bu bitkiyi tanıyan herkes ona değer veriyor ve doğru ve dikatlice toplayarak, korunmasına da yardımcı oluyorlar. Yakı Otu, toplandıktan sonra 2-3 kez daha çiçek verir.

Bana gelen mektuplardan öğreniyorum ki, birçok bahçede çileklerin ve sebzelerin arasında, hatta bazı süs bitkilerinin içerisinde büyüyen Yakı Otu'na senelerce yabanî ot muamelesi yapılmış ve yerinden sökülmüş. Halbuki ne kadar çok insana fayda sağlayabilirdi. Yakın zamanda yine doktorların ümit kesmiş oldukları bir prostat bezi kanseri hastasına verdiğim Yakı Otu, onun işine dönüp çalışmaya başlaması ile sonuçlandı.

Karaorman yöresinden aldığım bir mektup diyor ki: "Görümcem, hastalığı dolayısı ile ışın tedavisi görmeye başladı. Ama bu tedaviden ötürü, hem bağırsağında hem de mesanede yırtık meydana geldi. O derecede acı mesane ağrısı çekiyordu ki, doktor ona morfin veriyordu. Tanrı'nın Eczanesinden Sağlık adlı kitabınızda anlattığınız Yakı Otu'nu aradık, bulduk ve bir haftalık çay küründen sonra görümcemin bütün ağrı ve şikâyetleri bitti."

Prostat rahatsızlığı olan insanlar, Yakı Otu sayesinde, ameliyata gerek kalmadan eski sağlıklarına kavuşabilirler. Ameliyat olanlardaki yanma ve diğer şikâyetler için çok faydalı olur. Ama doktorunuza danışmayı hiç ihmal etmemelisiniz.

Prostat rahatsızlığından mustarip bir kişiden aldığım mektup: "Yakı Otu bitkisi prostat rahatsızlığımı geçirdi. Bir kalp enfarktüsünden dolayı hastanede yatıyordum. Prostattan da çok ıstırap çekiyordum ama zayıf kalbim dolayısıyla beni ameliyat etmek istemiyorlardı. Sizin Yakı Otu'ndan haberim oldu. Hemen aldım ve günde üç fincan içtim, birkaç gün sonra bütün prostat şikâyetlerim yok olmuştu. Şimdi de günde iki fincan içmeye devam ediyorum. Tanrı'ya şükürler olsun ki iyileştim. Bayan Treben, bu Yakı Otu ile insanlara daha uzun süre yardımcı olmanızı dilerim. Tıbbî bitkilerin böylesi sonuçlar verdiğine insan inanamıyor."

KULLANIM

Çay: Bir tatlı kaşığı dolusu ot, 1 /4 litre kaynar su ile haşlanır, bir veya iki dakika demlenir. Biri sabah aç karnına, diğeri akşam yemekten yarım saat önce olmak üzere günde sadece 2 fincan içilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder