Gümüş Suyu, her türlü enfeksiyonların tedavisinde kullanılır
Gümüş Suyu, her türlü enfeksiyonların tedavisinde kullanılır; bakteriler (tüberküloz, Lyme hastalığı, bronik veba ve pnömoni, cüzzam, belsoğukluğu, sifiliz, kırmızı fıstık, mide ülseri, kolera); parazitler (zambak, sıtma); ve virüsler (HIV / AIDS, pnömoni, herpes, zona, siğiller).
Gümüş suyu, amfizem ve bronşit gibi akciğer hastalıkları için de kullanılır; rosacea, beşik başlık (atopik dermatit), egzema, impetigo ve sedef hastalığı dahil deri koşulları; (prostatit), kolon (kolit), burun (burun iltihabı), mide (gastrit), bademcikler (bademcik iltihabı), apandisit (apandisit) ve sinüsler (sinüzit) gibi iltihaplanma (bazen enfeksiyon nedeniyle) .
Diğer kullanımlar arasında kanser, şeker hastalığı, artrit, lupus, kronik yorgunluk sendromu, lösemi, saman nezlesi ve diğer alerjiler,diş eti hastalığının tedavisi sayılabilir.
Kolloidal gümüş grip, H1N1 (domuz) gribi ve soğuk algınlığı da önlemek için kullanılır.
Bazı kadınlar gebelik sırasında bebeğin büyümesine ve sağlığının yanı sıra annenin doğumuna ve iyileşmesine yardımcı olmak için kolloidal gümüş alırlar.
Koloidal gümüş sivilce, yanıklar, göz enfeksiyonları, mantar enfeksiyonları, boğaz enfeksiyonları, cilt enfeksiyonları ve Staphylococcus enfeksiyonları için deriye doğrudan uygulanır.
Gümüşün Gizemi
Gümüşün Gizemi
Eski zamanlarda doktorlar gümüşün sağlığa faydaları hakkında bilgi sahibiydiler ve hastalarına eğer sağlıklı olmak istiyorlarsa gümüş tabaklarda ve gümüş çatal bıçak kaşık kullanarak yemek yemelerini tavsiye ediyorlardı. Bu yüzden insanlar bebeklerine emmeleri için gümüş kaşık vermeye başladılar ve “Ağzında gümüş kaşıkla doğmak deyimi” buradan gelmiştir. Dr. Henry Crookes, 1900’lerin başında gümüşü pek çok hastalığın tedavisinde kullanmıştır. Bilimsel çalışmaları sonucu bilinen hiçbir mikrobun kolloid gümüşe 6 dakikadan fazla dayanamayacağını söylemiştir. Dr J.Mark Hovel, British Medical Journal’de kolloid gümüşün virüslerin kontrolünde özellikle etkili olduğunu rapor etmiştir.
İkinci Dünya savaşı sırasında penisilin keşfedildi ve sentetik olarak üretildi. Böylece tıpta patenti alınmış sentetik ilaçlarla büyük ilaç firmalarını çok zengin eden yeni bir çağ başladı. Bu şirketler patentini almadıkları hiçbir şeyi satmayacaklardır ve tabiatta bulunan maddeler patentlenemezler (Yakın zamanlarda penisilinin virüslere karşı etkisiz ve pek çok insan için alerjik olduğu anlaşıldığı halde günümüzde maalesef kimyasal, sentetik antibiyotikler çok popüler!)
Amerika’daki doğan çocuklara, doğumdan hemen sonra gümüş içerikli göz damlaları, gözde oluşacak enfeksiyonları engellemek için kullanılmaktadır.
Gümüş, yüzde 95’den daha fazla oranda kızılötesi yansıtırlığa sahiptir. Gümüşle temas eden radyoaktif enerjinin yüzde 95’i kaynağa geri dönecektir. Yani gümüş radyasyona karşı da etkilidir.
Ayrıca Kolloidal Gümüşün HIV virüsünü bir kaç dakika içinde yok ettiği ile ilgili araştırma Dr Xiaojian Yao tarafından “Nanoteknoloji 2012 International Journal”da yayımlanmıştır
Ayrıca Kolloidal Gümüşün HIV virüsünü bir kaç dakika içinde yok ettiği ile ilgili araştırma Dr Xiaojian Yao tarafından “Nanoteknoloji 2012 International Journal”da yayımlanmıştır
Doktorların temelde gümüş suyunu tanımama sebebi yine kapitalist dünya düzenine dayanır. 1906 senesinde bütün büyük ilaç şirketlerini satın alan John D. Rockefeller koloidal gümüşün ilaç satışlarının önünde engel oluşturacağının farkındaydı. Bu sebeple Jude Abraham Felxner yardımı ile Amerika’daki tüm tıp fakültelerinde gümüş suyu konusunun işlenmeyeceği ve bu talimata uymayan tüm profesörlerin lisanslarının elinden alınacağını belirtmişti. İşin ilginç tarafı Rockefeller, ailesinin hiçbir zaman ilaç kullanmasına izin vermemişti?
Bilim kurgu dünyasına bakarsak, karşımıza içine girdiğiniz zaman bir anda bütün hastalıklarınızı iyileştiren ve sizi uzun süre yaşatan sandıklar çıkar. Peki, bu sandıklar gümüşten yapılmış olabilir mi? Daha da geliştirilmiş, içerisinde bakteriler dünyasından oluşmuş, gümüş kaplama mini bir laboratuar günümüzde yapılmış olabilir mi?
Bizden saklanan birçok gerçek varken bunların dahi yapılmış olması olasıdır. Bize gösterilenleri değil gösterilmeyenleri görmeye çalıştıkça aslında nasıl bir düzende yaşadığımızı görmek, sınırlarımızı zorlamak için bize daha da büyük nedenler vermelidir. Dünyamızı yaşanılabilir bir yer yapmak için el ele, değerimizin farkında olarak çalışmalı ve sorgulamalıyız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder