HAZRETİ ÜSTÂZIMIZ ''SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN" (K.S.) KADİR GECESİ VAAZI
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ ﴿١﴾ وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ ﴿٢﴾ لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ ﴿٣﴾ تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ ﴿٤ سَلَامٌ هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ ﴿٥
Malumunuz ki Kur’ân-ı Kerîm Ramazan-ı Şerîfte nazil oldu. Fakat gece mi gündüz mü?
Mübarek bir gecede Acaba hangi gecede? إِنَّا أَنزَلْنَاهُ
İşte o Leyle-i Mübârekede. meal gayr sığası olması, zatımla, efalimle, sıfatımla, bütün kudret ve azametimle o azim olan Kur’ânı indirdim. Zamir ile gösterilecek tek şey Kur’ândır.فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ Nerede leyle-i Kadirde
Ey aziziler Hazreti Allah’ımız;
- Şerefli olan bir Kur’ânı,
- Şerefli olan bir melekle,
- Şerefli olan bir ayda,
- Şerefli olan bir gecede,
- Şerefli olan bir Peygambere inzâl ediyor.
Şerefi hudutsuz olan bu geceye kirli paslı girmiş isek bizim insanlıkla ne alakamız var? Evvela burada bir iki cümle konuşalım da mevzûumuza devam ederiz. Biz iki kuvvetin
tesiri altındayız. Biri ruhtur ki, cemali ilahiye ye götürür. İkinci kuvvet nefistir ki, insanları ebedi saadetten mahrûm eder. Allah Zü’l Celâl Hazretlerinin bizim iki kaşımız arasında halk eylemiş olduğu bu nefiste üç kuvvet vardır, üç kuvvete mâliktir. Ez cümle:
1- Nefiste insanlara şehvet kuvvetini vermiştir ki, şehvetine esir olduğun zaman, senin hayvanlar ile bir farkın yoktur. Zira şehvete esir olunca akıl çıkar. Senden akıl çıkınca akılsızlar içine girersin ki, hayvanlarda akıl yoktur.
2- Bu nefse gazap kuvveti vermiş. Gazap bir zulümdür ki, insan gazaba mahkûm oldu mu hem nefsine, hem evladına, milletine, hem devlete, hem vatanına, hem dinine, hem
Peygamberine zalimdir, haindir.
3- Nefse heva kuvvetini koymuş. Hevasına tabi olan hem Allah’ını, hem kitabını, hem
Peygamberini, hem dinini inkâr eder.
Artık mukaddesat canavarıdır o. Böyle değil mi? Bunu görmüyor musun yahu? Nefislerin gıdasını vermek için topluyorlar, zıplıyorlar sabaha kadar şarkıları, türküleri
dinliyorlar da, ruhlarının gıdasını neden vermiyorlar? Neden bu şerefli olan Kur’ân-ı, şerefli olan melekle, şerefli olan bir ayda, şerefli olan bir gecede, şerefli olan bir Peygambere nazil olan bu Kur’ân-ı, o şerefli Peygambere ümmet olanlar niye bunu okumazlar? Dinlemezler.
وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَث۪يرًا مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِۘ لَهُمْ قُلُوبٌ لَا يَفْقَهُونَ بِهَاۘ وَلَهُمْ اَعْيُنٌ لَا يُبْصِرُونَ بِهَاۘ وَلَهُمْ اٰذَانٌ لَا يَسْمَعُونَ بِهَاۜ اُو۬لٰٓئِكَ كَالْاَنْعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّۜاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ
Doğru konuştum şimdi. Hulasa nefsin hâkimi olduğu bir kimse, hayvanlar ne yaparsa onu yapar, münkirler ne yaparsa onu yapar, casuslar ne yaparsa onu yapar. İşte nefis şu üç kuvvete sahiptir. Bu üç kuvvet nefsin içerisindedir. Nefis de ceset ile yoğrulmuş, daima cesette mevcuttur.
Ya rab! Sana gözyaşlarımızla yalvarır, nefislerine mahkûm olan insanların, bu ümmeti merhûmenin evlatlarını halas eyle ya rab. Ya rab! Dini celil ile hidayeti onlara mazhar eyle. Ya rab! Bu kadar şerefli olan bir Peygamberin ümmetini devri fetretin uykusundan uyandır, zulmetten tenvir eyle Ya rab.
Ey azizler! 24 saat zarfında imandan bahsedilmezse o eve lanet yağar. İşte bundan halas.
Birinci nur namazdır. Birinci salah namazdır. İşte bu namaz bütün fenalıklardan koruyacak olan şey. Seni hayvanlar sınıfından, yırtıcı hayvanlar, parçalayıcı hayvanlardan ayırır. Huzûru ilahiye ye getirir. Melaike sıfatına sokar seni.
İkinci nur: Orucu Ramazan. Bakınız abdest almayanı çeker getirir buraya. Çünkü 11 ayda açmadığı rahmet kapılarını açmış miftahsız duruyor. Sende, bende, bilende,
bilmeyende girebilecek.
Üçüncü nur, Zekât. Zekâtta dört haslet vardır.
1- Kalbi temizler.
2- Cenâb-ı Hakk sadaka tabir ediyor ki, sadıklar zümresine yazar.
3- Malını temizler.
4- Malını ziyadeleştirir.
İşine gelmediği için öyle şey mi olur diyeceksin. Allah’ımız rıza-i ilahi yolunda verilen paranın, malın hakkını bire on olarak halk eder. Bakın ben size zenginlik sırrını
söyleyeyim Efendi. Zenginliğin İsm-i A’zamı şudur: Ya Rab kudreti mutlakanla, hazine-i ilahinden bana biraz mal mülk verip zekât vermek şerefiyle müşerref eyle Ya Rabbi.
Özünle, sözünle böyle olup ve böyle isteyecek. Birinci ilacı budur. İkinci, 40 gün doğru söyleyip, doğrudan ayrılma. Bak tecrübe et.
Dördüncü nur, Hac. İman tazeleniyor.
Ahit tazeleniyor, yepyeni anadan doğmuş oluyorsun. Biraz daha konuşalım. Şehvetine tabi olan, nefsine esir, tama ve hırsa köledir. Hevaya tabi olan mukaddesata
düşmandır. Bu fenalıkların başı hasettir, bir de vesvesedir. Öyle yanlış din aleyhinde mukaddesat casusluğu yapar. Necip ve has milleti, nezih bir milleti, aşılayacak
vesvese ile aşılayacak vesvese ile nesli çığırda çıkarır. Olur, olmaz vesveseler aman Ya Rabbi. Bir ayağının üstünde bin iftira. Bu mürtecidir, bu irticai telkin ediyor. Bunlar komünisttir. Yok, Efendim böyledir milleti galeyana getirir. İşte şu iki şeyden kötü bir şey yoktur. Onun için bütün ahkâmını söylüyor. Kitabının son ayetini haset ve vesvese ile bağlıyor. Mevlâ kitabını bu iki şeyle mühürlüyor. Allah Ümmet-i Muhammedi bunlardan halas eylesin. Âmin. Efendiler! “Bu insanların yaptığı kepazeliğe, azgınlığa karşı bu kadar rezalete rağmen, Mevlâ’nın bu dünyayı batırması lâzımdır.” Vakıa
Kavm-i Nuh, Kavm-i Lût vs. birçok kavimlerin yaptıklarından dolayı Mevlâ umumunu helak ettiğini kitabında beyan ediyor. Ama bu millete umumi afet yoktur. Mevlâ bu
Ümmet-i Muhammedi beladan muhafaza buyuruyor.
Beş şey hürmetine, bizde beş şefi vardır.
1- Zatı İlahinin, Ef’ali İlahinin, Sıfatı İlahinin nurlar camiği olan Kur’ânı Mübin.
2- Keza Ramazan-ı Şerîf.
3- Habibi Kerim (s.a.v.)
4- Leyle-i Kadir.
5- İsm-i A’zam hürmetine bu millet umumi afetten mahfûz oluyor.
Gelelim mevzûumuza,إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ Zatımla, sıfatımla, ef’alimle, kudretimle, azametimle o Kur’ânı ben indirdim. Mevlâ şu kadar azametiyle O Kur’ânı ferman
buyurduktan sonra Muhammet uydurdu mu denilir? Utanmıyorlar mı? Dini vaz eden odur. Bu dinin vazıı, bu kitabın vazıı Hazreti Allah’tır. Ne melaike, ne Peygamber, ne
veli hiçbirisinin uydurması değildir. Bu bizzat Allah’ın anayasasıdır. “Muhammet (a.s.) uydurdu diyenlere Cenâb-ı Hakk sormayacak mı acaba?” Bu kepazeliği yapanlardan
bizzat Hazreti Kur’ân, Peygamber bu müfteriden davacıdır. Hâkim Hazreti Allah’tır. Bizim hâkimler böyle şeylere kulak asmazlar. Haydi, bakalım böyle bir tereddüt vaki
olduysa. وَمَا أَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِ Ey Habibim, Leyle-i Kadri ve ondaki fezaili ben bildirmesem kim bildirebilir? Elbette kimse bildiremez ondaki fâzıleti ondaki inayeti,
ondaki azameti beyan edemez.
Öyle ise ben bildireyim sana Leyle-i Kadri. لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِّنْ أَلْفِ شَهْرٍ- Leyle-i Kadir denilen bu gece bin aydan daha hayırlıdır. 83 sene 4 aydan, bu gece içerisinde Allah- ü Zü’l Celâl Hazretlerine yapılacak ibadet, edilecek niyaz daha hayırlıdır.
Binaen aleyh bu geceyi ihyâ edenler 83 sene 4 ay Cenâb-ı Hakk’a ibadet etmiş olur. Niçin bu gece bin aydan daha hayırlıdır? Resûlüllah Efendimiz geçmiş ümmetlerin yani İsrail
oğullarının ibadetlerinden bahsetmişti. Bir ay ibadet yapıp mücadele, mücâhede yaptıklarını beyan buyurmuş, haber vermişti. Eshâb-ı Kirâm “Ya Rasulallah bizden
evvelkiler, bu kadar mücâhede yapmışlar bizim yaşımız, ömrümüz onların ibadetlerine yetişmeye kâfi değildir. Zira biz en fazla 60, 90 yaşını ikmal ederiz. Biz bu şereften
mahrûmuz, ömrümüz buna müsâit değildir. Diye üzüntüler içerisinde, Huzûru Resulde ağlaştıkları vakitte Mevlâ-i Zü’l Celâl Hazretleri hemen Cebrail (a.s.)’i gönderip “Ey
Habibim ümmetine söyle müteselli olsunlar. Zira ben sana ve senin ümmetine 83 sene 4 ay ibadetten ihyâsı daha çok, daha üstün olan bir gece verdim” İşte sevgili Habibini
teselli için bizzat Hazreti Allah c.c. Leyle-i Kadri verdi. İşte bu gecedeki ibadetin 83 sene 4 aya ikmalim ve daha hayırlım olduğunu kudret ve azametiyle haber verip, işte
o geceyi yalnız biz Ümmet-i Muhammet’e bahşettiğim, lütfettiğim beyan buyurarak
ümmetlerinin üzüntülerini izâle etmektedir. Yani, kederli olan Habibini teselli ediyor. Ya
Rabbi çok seneler Leyle-i Kadirle müşerref eylediğin kullarının zümresine ilhâk eyle. Şu kadar muazzam, azim olan Mevlâ-i Zü’l Celâlın manevi ticaretler içine kattığı, bütün rahmetini, bütün bereketini döktüğü şu gecede dua etmezsen, bütün şükürlerin aksamını camiğ olan namaz ve şükür namazı ile Mevlâ’ya yalvarmazsan acaba senin
insanlıkta hakkın var mı yahu? Ramazan-ı Şerîfte iki yaşından sonra bütün ziruh cümlesi fâzıletin Ümmet-i Muhammet’e ayrılması için yas tutarlar.
“Aziz cemaatimiz, fırsat elinizde iken, elinizde bir sermaye olduğu halde, bu sermayeyi boşa harcamayınız, vaktinizi zayi etmeyiniz. Çünkü telafisi kabil değildir.” Kabilinden bazı muhterem Hocalarımız ve vâizlerimiz, Efendim kaza namazı var iken nafile namaz
kılınmaz münakaşası eksik değildir. Fakat bu ukala bir sözdür. Müsâade ederseniz arz edelim. Efendim kaza namazı var iken hacet namazı kılınmaz! Efendi senin borcun
varken akşam çoluk çocuğa niçin ekmek getiriyorsun niçin kasaptan et alıyorsun, niçin ondan bundan sebze vesaire getiriyorsun? Efendim o zaruri. Mevlâ’nın rahmetine
boyun eğmekle değilsin. Şu kadar ikramı, ihsânı, iltifatını ne ile karşılayacaksın?
Yerlerden göklerden büyük Leyle-i Kadirdeki hacet namazı hakkında ve kaza var iken, bu olmaz diyenleri ıskat. Bu namaz farzlara ilave değil, vaciplere ilave değil, sünnetlere
ilave değil. Bu hacet namazı yalvarmadır. İki rekât hacet namazı kıl, maneviyatta en gafilin, en fakirin yaptığını yap. Zira sen kendini küçük bir cürüm mü zannediyorsun.
Allah bizde öyle bir sıfat yapmış ki, bütün Envârı ilahisini, esrârı ilahisini senin vücuduna rabıt eylemiş. Bu vücudu sana yapmış. Kendisine 366 defa nazar ediyor.
Hazreti Allah’tan sen hala gafil gafil utanmıyorsun yahu. Kendi şerefini bilmiyorsun.
Cenâb-ı Hakk yeminle haber veriyor ki, seni bütün suretlerden güzel bir surette, her şeyden şerefli, mükemmel halk eylemiş, hesabı tadada sığmayan esrâra bağlamış
seni. Efalinin nuru var sende. Sıfatının nuru var sende. Sırrı ehadiyyetin nuru var sende, mabudiyet nuru. Ahd-i İlahisinin nuru mevcut. İşte senin göğüs tahtanda bu kandiller yanıyor. Sen nasıl olurda bu şerefe teşekkür etmeye boyun eğmezsin. Sen nasıl bu aynayı kirletir, bu kandilleri kıracak acaba sen. Binaenaleyh Resûlüllah Efendimiz kendinden evvel geçen o kavimlerin ibadetlerinden haber verdi. “Habibim sen onlara söyle, içerisinde yapılan ibadetlerin 1000 aydan daha hayırlı bu geceyi verdim” o halde sen nasıl olurda bu gece Cenâb-ı Hakk’a yalvarmazsın.
Efendiler! Haylazların yaptıkları ile bu ibadet olmaz. Teravih namazını
kılıp, sabah namazına da gelen bu geceyi ihyâ etmiş olur. Mevzû hadisler konulmuş. Nasıl olurda bu 83 sene 4 ay ibadetten daha üstün, daha çok, daha ziyade olan bu
kutsi fâzıleti eski mutat olan vazifelerinle yapmış olursun, ikmal etmiş olursun. Bu nispetle patates, domates satıcıya benzer. Köşe başındaki bakkal ile sepette domates satan adamın ticareti bir midir? Acaba unutmayacaklar mı, unutmaz mısınız yahu?
Nasıl olurda 83 sene 4 aydan daha hayırlı olan bir gecede uzatır ayaklarını yatarsın.
Hâlbuki sen ahirette gecede olduğu gibi gündüzün de bir şerefi var. Bin ay yaşayacaksın ki. Nasıl Allah-ü Zü’l Celâl Hazretlerinin sıfatı daimi ise efali de cennette, cehennemde daimdir. Bu ibadetten mahrûm etmek için dünyanın dört kucağında
kıranı, kıyâmeti koparıyorlar Kadir namazı olur muymuş diye. Hâlbuki Leyle-i Kadir namazı değil senin kılacağın hacet namazı. Bu kadar rahmeti ilahisini bahşetmiş olan
Mevlâ’yı Zü’l Celâla bütün şükürlerin aksamını camiğ olan iki rekât teşekkür namazı kılmazsan acaba senin bu gece ile münasebetin nedir yahu, gücüme gidiyor. Bu geceyi
saklamış ki her gece aynı mükâfatı vermek için İsm-i A’zam da keza. Bu kadar hayırdan Ümmet-i Muhammedi men etmekle hatalıkla, haylazlıkla sevk edenler, yahu
yapmıyorsan onlara mani olma.
Cenâb-ı Hakk bize hudutsuz olan ikramlarını bahş eylemiş. Biz nasıl teşekkür etmeyiz. Bu gece binler kere binleri şekavet defterinden
silip, saadet defterine geçiriyor. Ramazan-ı Şerîfin her saatinde 600,000 kişi azat oluyor. Kadir gecesinde de bu geceye kadar azat ettiği kadar bu gecede de azat eder.
Ya Rabbi, sen bunun tadada sığmayan hudutsuz büyüklüğünü beyan etsen, biraz daha söyle.
Ya Rabbi gafletten uyanmadık, solkanlar gibi duruyoruz.
تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِم مِّن كُلِّ أَمْرٍ ﴿٤ سَلَامٌ
Bütün melaike ve ruh. Bunu benim dâhil anlatmaya kudretim yetmez ki. Bütün melekler hatta vahyi ilahiyi getiren melaike yani Cebrail (a.s.) dahi yeryüzüne niçin inerler acaba. Meleklerin bu gecede yeryüzüne inmesinin birçok sebebi vardır.
Birisi: Mevlâ’yı Zü’l Celâl müminlerin kalplerini, ruhlarını öyle güzel vaziyette halk etmiştir ki, kendi Envârını o kalbe rabıt etmiştir. Bunun kökü de âlemi emirde. Âlemi emre ise ne veli ne Mürsel hiçbir şey nüfuz edemez. Melaikeler orayı görmeye âşıktırlar. Bu cihetle ki senin kalbinden orayı seyretmek için koşuyorlar.
İkinci sebep: “Ben yeryüzüne bir halife halk edeceğim, Âdem’i halk edeceğim” buyurduğu zaman “Ya Rabbi altı kavim halk eyledin, hepsi sana isyan ettiler. Biz sana
tesbih, takdis ettiğimiz halde hikmetin nedir” diye “Ya Rabbi bundan evvelkileri gördük,
hepsi sana asi oldular” ama itiraz değil, ricadan ibret. Şimdi onlara emir veriyor. Haydi, yeryüzüne inin, bakın bakalım, benim çamurdan halk eylediğim şey ne mucize bana asi midir, yoksa nasıl tesbih, takdis ediyor. İşte haydi yeryüzüne inin de hikmeti görün. Ama bir de o zat-ı ilahiye de Mir’âtlık yapan aynayı kirlendirmiş, paslandırmış, kırmış,
parçalamış ise, bu kadar kandili kırmış ise, onları nasıl görecek? Onları insan suretinde göremez. Bunları melaikeler görüp de yanlış yapmışsın demez mi? Hangi hayvana layıksa o surette görür. Domuza layık ise domuz, köpeğe layık ise köpek bi’l hâssa aslını neslini inkâr eden maymuncular. Bu tebdilat hep oluyordu. Resûlüllah’ın şerefine kaldırıldı. Hatta apartmanların üst katında hayvanlar, yırtıcı mahlûklar, maymunlar aşağıda bodrumda. Ahırda kendileri namazlarını kılan, oruçlarını tutan fakirler bodrum
katta. Bazı evler namaz kılıp oruç tutan babalarının aksine yapanları hayvanlarla beraber orada yatırıyor. Melaikeler hayret edecek. Allah Allah bunlar ne büyük adam!
Altından, gümüşten karyolaların, halıların, kuş tüyü döşeklerin içerisindeki yırtıcı hayvan, Bunlar ne tevazulu insanlardır, hayvanları üst kata çıkarmışlar, kendileri ahırda. Allah’ını bilmeyen babaları, Allah’ı bilen evlatları ile beraber. Bu ne büyüklük, bu ne şeref hayvanla beraber yatıyor hayretlerini ibraz edecekler. Eski zamanda hamamda olmayan, çıplak kadınları insan göremezler. Mevlâ’ya söyledikleri, ricadan tövbe edecekler. Bir sebebi de bizim günahlarımızın affı için Cenâb-ı Hakk’ın rahmeti
ile beraber inecekler. Kadir; takdir manasınadır ki, bu gece gelecek bu geceye kadar olan bütün umuru insaniye takdir ediliyor. Bütün rızıklar, berekatlar açılıyor.
Gelecek bu geceye kadar hal-ü harekât bu gecede takdir ediliyor, sular, nebatlar ilah. Hepsi bu
gecede taksim olup ayrılır.Bu gece nedir? Bu gecede olan selâmet ne harekât-ı arz olur, ne afat olur. Hatta denizdeki su bile tatlı olur. Bak dene, akşamdan su alıp saklayın için ne tuzu var ne acısı. Hiçbir ev yoktur ki melaikeler gelip selâm vermesinler.Ancak muherremat ile dinden imandan konuşulmayan eve gelmezler. Onlara selâm yok. Ne
zamana kadar?هِيَ حَتَّى مَطْلَعِ الْفَجْرِ sabah olana kadar.
Selam ve dua ile
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder