Ne Gibi Ceza Vereceksen Bana Ver”!!!!!!!!
Bir gün Toroslarda Arslanköy Karakol Komutanı devriye gezerken Hz.Üstazımız’ın çocuk okuttuğu o yere gelmiş, Hz.Üstazımız’ın çocukları okuttuğunu görünce çok kızmış, Hz.Üstazımız’ı yakalayarak:
–“Sen bu dağın başına çıktın da çocukları mı zehirliyorsun. Senin haddini bildireyim” diyerek almış yola düşmüş.
Bu arada Dudaklı Hacı Mehmet Ağanın haberi olmuş, hemen koşup, başçavuşun önüne geçerek:
–“Başçavuşum. Yahu burası mezarlık mı? İnsan bir selam verir, yemeğimizi yer, çayımızı, kahvemizi içer, ondan sonra vazifeni yaparsın” demek suretiyle onları çevirip, evine getirir.
Oğluna:
–“Oğlum koş şu sürünün içinden etli bir koyun tut, kavurma yap” diye talimat verir.
Oğlu Hasan Hoca da hemen sürüden etli bir koyun kesip, kavurmasını Başçavuşa ikram eder, Başçavuş ve Jandarmalar kavurmayı yiyip, doyduktan sonra kahvelerini de içince Dudaklı Hacı Mehmet Ağa:
–“Başçavuşum. Şimdi gidebilirsin” der.
Başçavuş kalkıp, Hz.Üstazımızı da alıp yola düşer. Dudaklı Hacı Mehmet Ağa onları uğurlamak üzere refakat eder. Birazcık gidince Hacı Mehmet Ağa Başçavuşa dönerek:
–“Başçavuşum. Hocamı nereye götürüyorsun?” der.
Başçavuş da:
–“Mehmet Ağa. Görmüyor musun? Bu hoca bu yörük çocuklarını buraya toplamış, zehirliyordu. Ben de şimdi yakaladım. Arslanköy karakoluna götürüp, orada bu hocanın haddini bildireceğim” demesi üzerine, Dudaklı Hacı Mehmet Ağa:
–“Başçavuşum. Bu hocam burada süt alıyor. Benim müsafirimdir. Ben de hocama ‘hocam ne olur, burada bulunduğun müddetçe şu bizim çocuklarımıza hiç olmazsa Allah’ını, peygamberini öğretiver’ diye ısrar ettim. Israrıma dayanamayarak çocukları okutmaya başladı. Eğer bir
suçlu arıyorsan o da benim. Ne olur hocamı bırak. Beni götür de ne gibi ceza vereceksen bana ver” demesi üzerine, başçavuş hem Hz.Üstazımız’ı, hem de Hacı Mehmet Ağayı bırakıp gider.
...
Dudaklı Hacı Mehmet Ağa 1846 doğumlu olup, 25 Haziran 1966 senesinde tam 120 yaşında Hz.Üstazımız’ın talebe okuttuğu Cumalık yaylasında vefat etti. Bu yaşına rağmen dişleri bembeyaz, kuzu dişi gibiydi. Ata biner, at üzerinde gözlükte kullanmadan keklik, tavşan avlayarak yaylaya giderdi. Zaman zaman karşılaştığımızda:
–“Bu dinç halini, bu malı-mülkü ve bu sıhhati neye borçlusun” diye sorduğumda:
–“Hz.Üstazımız’ın kendisine olan himmet ve teveccühlerine borçlu olduğunu” söylerdi.
Bir gün Toroslarda Arslanköy Karakol Komutanı devriye gezerken Hz.Üstazımız’ın çocuk okuttuğu o yere gelmiş, Hz.Üstazımız’ın çocukları okuttuğunu görünce çok kızmış, Hz.Üstazımız’ı yakalayarak:
–“Sen bu dağın başına çıktın da çocukları mı zehirliyorsun. Senin haddini bildireyim” diyerek almış yola düşmüş.
Bu arada Dudaklı Hacı Mehmet Ağanın haberi olmuş, hemen koşup, başçavuşun önüne geçerek:
–“Başçavuşum. Yahu burası mezarlık mı? İnsan bir selam verir, yemeğimizi yer, çayımızı, kahvemizi içer, ondan sonra vazifeni yaparsın” demek suretiyle onları çevirip, evine getirir.
Oğluna:
–“Oğlum koş şu sürünün içinden etli bir koyun tut, kavurma yap” diye talimat verir.
Oğlu Hasan Hoca da hemen sürüden etli bir koyun kesip, kavurmasını Başçavuşa ikram eder, Başçavuş ve Jandarmalar kavurmayı yiyip, doyduktan sonra kahvelerini de içince Dudaklı Hacı Mehmet Ağa:
–“Başçavuşum. Şimdi gidebilirsin” der.
Başçavuş kalkıp, Hz.Üstazımızı da alıp yola düşer. Dudaklı Hacı Mehmet Ağa onları uğurlamak üzere refakat eder. Birazcık gidince Hacı Mehmet Ağa Başçavuşa dönerek:
–“Başçavuşum. Hocamı nereye götürüyorsun?” der.
Başçavuş da:
–“Mehmet Ağa. Görmüyor musun? Bu hoca bu yörük çocuklarını buraya toplamış, zehirliyordu. Ben de şimdi yakaladım. Arslanköy karakoluna götürüp, orada bu hocanın haddini bildireceğim” demesi üzerine, Dudaklı Hacı Mehmet Ağa:
–“Başçavuşum. Bu hocam burada süt alıyor. Benim müsafirimdir. Ben de hocama ‘hocam ne olur, burada bulunduğun müddetçe şu bizim çocuklarımıza hiç olmazsa Allah’ını, peygamberini öğretiver’ diye ısrar ettim. Israrıma dayanamayarak çocukları okutmaya başladı. Eğer bir
suçlu arıyorsan o da benim. Ne olur hocamı bırak. Beni götür de ne gibi ceza vereceksen bana ver” demesi üzerine, başçavuş hem Hz.Üstazımız’ı, hem de Hacı Mehmet Ağayı bırakıp gider.
...
Dudaklı Hacı Mehmet Ağa 1846 doğumlu olup, 25 Haziran 1966 senesinde tam 120 yaşında Hz.Üstazımız’ın talebe okuttuğu Cumalık yaylasında vefat etti. Bu yaşına rağmen dişleri bembeyaz, kuzu dişi gibiydi. Ata biner, at üzerinde gözlükte kullanmadan keklik, tavşan avlayarak yaylaya giderdi. Zaman zaman karşılaştığımızda:
–“Bu dinç halini, bu malı-mülkü ve bu sıhhati neye borçlusun” diye sorduğumda:
–“Hz.Üstazımız’ın kendisine olan himmet ve teveccühlerine borçlu olduğunu” söylerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder